19 Aralık 2020 Cumartesi

intercar 5 ( 2016) ALMANYA-ÇEK CUMHURİYETİ-AVUSTURYA-SLOVAKYA-MACARİSTAN-SLOVENYA-BLED


İNTECAR 5  (06.07-16.07.2016)

HAZIRLIK

    Yaz tatili için yine planlar yapmaya başlamıştık.Batı Avrupa'nın en önemli ülkelerini daha önce gezmiş olduğumuz için bu sefer de uzun zamandır aklımızda olan Orta Avrupa Turu'nu yapmaya karar verdik. Bu sefer gezimize 2 yaşına henüz girmemiş güzel kuzumuz Beril'de eşlik edecekti. Yapabilirmiydik acaba? Bizi o uzun yollarda zorlarmıydı? Daha önceki gezilerimizde gördüğümüz bebekli gezginler bizlere ilham oldu ve bizde yaparız dedik Bittom'la...
     Öncelikle Aralık 2015 tarihinde uçak bileti aramaya başladım. Tesadüfen Ankara'dan direkt Köln'e Germanwings Havayolları'nın biletleri olduğunu gördüm. Bebeğimiz olduğu için aktarmalı uçuşları pek istemiyordum açıkcası ve istediğim de oldu. Çok uygun bir fiyata Ankara-Köln uçak biletlerini aldım.fiyat:::Rotaya Almanya'dan başlayacaktık ve artık yeşil pasaportumuz olduğu için vize derdimiz de ortadan kalkmıştı şükür. Hemen rota çizildi. Almanya-Çek Cumhuriyeti-Avusturya-Slovakya-Macaristan-Slovenya ve tekrar Almanya'dan Münih'ten dönüş.Hiçbir noktaya tekrar uğramadan heryer yeni herşey yeni felsefesinden yola çıktık ve rotamız bu şekilde oluştu. Almanya'yı daha önce gezdiğimiz için zaman kaybetmeden Çek'e geçmek olacak planımız. 
 Gün PRAG- 2 gün Viyana-1 gün bratislava-2 gün budapeşte-1 gün ljubliana ve Münih, gezi planımızı bu şekilde tamamladık.6 ülke ve orta avrupa nın en güzel yerleri.Yine bir defter alıp notlarımı almaya başladım.Gezilecek yerler, oteller, araba kiralama vs vs. Bu bence gezinin en güzel zamanlarından biri. bir ödev gibi değil de gerçekleşmesini istediğin bir hayal için çekilen kürek olarak görüyorum ben bu hazırlık kısmını. Ne kadar iyi hazırlık yaparsak o kadar rahat ediyoruz. Her anı her noktayı tabiki planlamıyorum. Bazı şeyleri de akışına bırakıp yaşamak da çokk zevkli oluyor. Ama yepyeni bir şehre gittiğiniz zaman da nereleri gezelim diye sormamalısınız. 3-5 yer not etmek her daim zaman kazandırır.
    Uçak biletini alıp,rota netleşince ikinci iş araba kiralama. diğer intercar gezilerimizde olduğu gibi yine indiğimiz havalimanından araba kiralayıp son durakta teslim etmek hedefimiz. Bebek arabası 3 bagaj vs eşyamız bu sefer biraz daha fazla olacağı için station wagon bakıyorum ve Honda Civic sw modelini Europecar'dan kiralıyorum. Uçak araba derken sıra otel rezervasyonlarında. Yine booking üzerinden otellere bakıyorum ama merkeze uzak ve pahalı oteller.bebek olunca insan biraz daha titiz davranıyor yoksa ben sokakta da yattım defalarca avrupa da:)
    Birkaç hafta araştırdıktan sonra  AİRBNB üzerinden;Prag'da, Budapeşte'de ve Ljubliana'da ev kiraladık, Viyana'da ve Münih'te ise booking üzerinde otel rezervasyonları yaptık. Böylelikle gezinin ana temelleri atılmış oldu ve artık detayları araştırmaya başladık. Evler şehir merkezinde ve günlük fiyatları ortalama 30-40 euro aralığındaydı. Oteller ise biraz merkezden uzak ve gecelik 40-50 euro civarı idi. Arabanız varsa illa merkezde kalmayabilirsiniz size gecelik 20-30 euro arasında kazandırır ve otel çevresi de farklı bir yer.oraları da gezebiliyorsunuz dinlenmek maksadıyla.genelde bu şekilde yapıyoruz.Hazırlıklar yavaş yavaş ilerledi ve gezi günü geldi çattı.

ANKARA-KÖLN-PRAG 1.GÜN (06.07.2016)

 Ankara Esenboğa havalimnanı dış hatlardan gece 03.15 teki uçağımıza biniyoruz ve yaklaşık 3 buçuk saat sonra Köln-bonn airport'a iniyoruz. Sabah saat 7 ye geliyor ve ben hiç uyuyamadım.gözümü korkutan 715 km lik köln-prag arası yol.Vakit kaybetmeden arabamızı kiralıyoruz. Honda civic sw ve yepyeni bir araba.Merhaba Almanya:)
    Sabah saat 07.30 ve havalimanından çıkıp sağda duruyorum Navigasyona prag yazıp hazırladığım usb yi takıyorum ve güzel müziklerimiz eşliğinde Almanya'nın yemyeşil ormanlarının arasından yolumuza başlıyoruz.Hadi yolumuz açık olsun.Hafiften bir yağmur ve inanılmaz uykusuzum ama devam etmeliyiz. Beriş şaşkın ve Avrupaya ilk adımı.Etrafı izliyor.Yol boyu yorulduğumuzda molalarda çocuk parklarında biraz zaman geçiriyoruz ve onun da gönlünü ediyoruz.öğleden sonra 4 gibi Prag'a ulaşıyoruz. Yol boyu otobanlarda yol çalışmaları ve inanılmaz trafik vardı.Yol gözümde çok büyüdü.Prag'a yaklaşınca ev sahibine mail atıyoruz ve evin hazır olduğunu söylüyor. Ev prag merkezde ve harika bir konumu var. Eski şehre yürüyerek 5 dakika. Arabamızı park etttikten sonra eve yerleşiyoruz. 2 oda 1 salon bir ev eski ama bakımlı temiz.Hemen çıkıyoruz ve ev civarını keşfe başlıyoruz. Prag 20 bölgeye ayrılmış ve en güzel yerleri 1.bölgede bulunuyor.Prag ilk bakışta gayet güzel bir şehir.Temiz düzenli ve tarihi bir şehir. Eski şehirde bulunan Stare Mesto yani eski meydandan başlıyoruz gezmeye. Harika bir meydan ve şehrin kalbi burası. Meşhur Astronomik Saat'de bu meydanda. Saat 15.yy da yapılmış ve Yüksek bir kule üzerinde. saat etrafında heykeller var.detaylar googleda:) Biraz daha gezindikten sonra eve dönüyoruz çok yorucu bir gündü ve uyuyoruz.
 
PRAG  2.GÜN (07.07.2016)

    Güzel bir Prag sabahından hepinize günaydın. Sabah uyandıktan sonra kahvaltı için evimizin hemen yanındaki mccafe'ye gidiyoruz. Mcdonald's ın cafe versiyonu ve harika bir yer. sabah kahvaltımızı yaptıktan sonra başlıyoruz güzel Prag'ı gezmeye.İlk durağımız eski meydana gelmeden kurulan hediyelik eşya pazarı.Harika hediyelik eşyalar ve oyuncaklar var. bir süre dolaştık ve ufak tefek hediyelikler aldıktan sonra eski meydan da biraz takılıyoruz. Berişim özgür bir şekilde kuşları kovalıyor, hava mükemmel ve ortam nefis.Her bina özenle korunmuş ve tertemiz.Bu arada beriş sarı saçları ve hareketli yapısyla hemen dikkat çekiyor. Birkaç japon turist yanımıza geldi ve Beriş le fotoğraf çektirmek istediklerini söylediler. Şaşırdık doğrusu. Ünlü biri gibi pozlar berişte:)meydan dan sonra meydanın 100 metre uzağında Celetna sokakta bulunan Madame Tussaud' balmumu müzesini ziyaret ediyoruz. Birçok ünlü kişinin balmumu heykellerinin sergilendiği müze 1 saat kadar süren güzel bir deneyim. müze gezimizin ardından şehri ikiye bölen Vltava nehrinin kenarından gezintimize devam ediyoruz. 
    Biraz yürüdükten sonra Prag'ın en meşhur köprüsü olan Charles Bridge'e ulaşıyoruz. bu harika köprü 1-3-5-7-9-7-5-3-1 şifresiyle yapılmış. 1357 yılının 9 temmuz(7)saat 5.31 de yapımını başlanmış.ilginç bir bilgi. Köprü üzerinde ressamlar, hediyelik eşya satılan standlar, müzik icra eden müzisyenler var. 600 yıllık köprüden müzikler eşliğinde geçiyoruz karşıya ve buram buram tarih kokuyor buralar.
     Karşı kıyıda hedefimiz Prag kalesi.Kale Hradcany bölgesinde ve dik bir tepede. Hava da sıcak yürümeyi kesmiyor gözümüz ve alıyoruz arabamızı. Bu seferde kale civarında park sorunu var:)Garip bir evin bahçesine bir otoparkçının tavsiyesiyle park ediyoruz.kaçak park ama paralı:)olsun nihayet kaleye geldik. Kale 9.yy da yapılmış ve dünyanın en büyük kalelerinden biri.içerisinde bambaşka bir dünya. yeşiller içinde harika bir Prag manzarası sunuyor ayrıca. Fotoğraf çekimi için kale çevresi çok ideal. Kale sonrası durağımız Petrin Tepesi.Şehrin en yüksek noktası.Eyfel Kulesine benzeyen saha küçük bir gözlem kulesi var. Çevresi yeşillik bahçeler ve panoromik prag manzarası.güzel bir yer.buradan ayrıldıktan sonra tekrar eski meydan civarına dönüyoruz. Na prikope isimli alışveriş caddesinde gezinirken dikkatimizi Hamley's oyuncak dükkanı çekti.Dışarıdan ufak bir mağaza gibi dursada içeri girince 5 katlı fantastik bir dünyada bulduk kendimizi. Beril için bir iki oyuncak bakalım derken inanın 3-4 saat kaldık içeride. Eğlence dünyası yapmış adamlar.hem cocular hem büyükler çeşitli aktivitelere katılıyor. Lego dünyası, su oyunları, lazer oyunları vs derken bizde çocukluğumuza döndük.inanılmaz rahat bir ortam var.epey bi güldük oynadık.Hamley's den çıkınca acıktık ve cadde üzerinde gğzel bir suşi dükkanı gördük. Ailecek hastasıyız efenim. Yalnız tek bir sorun var. Cadde üzerindeki tüm yemek yeme yerleri dolu, bir tek burası bomboş.içeri girince farkettim ama dedim herhalde praglılar ne anlar suşiden.neyse menü geldi harika menüler vs var. Fiyatlar çek koranası.Bi hesap yaptım eyvah yapmayın çocuklar yapma volkan, oyuncu değişiklik hakkı da kalmadı:)evet fiyatlar uçuk. boş olmasının sebebi de anlaşıldı. Olsun rahat rahat geniş geniş yedik.gerçekten de lezzetli suşilerdi ve çıkarken yaklaşık 100 euro hesap ödedik:)sağlık olsun.tıka basa doyduktan sonra artık yorulmuştuk ve evimize döndük.

PRAG 3.GÜN (08.07.2016)

    Sabah kahvaltı sonrası farklı birşeyler yapmak istedik. Şehrin gezilmesi gereken birçok yerini gezdik. Bu sefer Berilin de görmesi için Hayvanat Bahçesi'ne gidelim dedik. Prag'ın hayvanat bahçesi Avrupa'nın en güzel örneklerinden biriymiş.Hadi bi bakalım dedik ve sıcağa kalmamak için sabah 10 gibi sıradayız. Hayvanat bahçesi 10 gibi açıldı. çok büyük ve görecek envayi çeşit tür var.Harita eşliğinde Berişim bebek arabasında epey gezdik.Gerçekten de daha önce görmediğimiz hayvanları da görme imkanı gördük.Filler ve zürafaları yakından görme imkanı da bulduk. Berişim ilgiyle izledi.Öğlen saatleri geldi ve hava birden aşırı ısındı. Yorulduk ve cafe soğuk birşeyler yudumladık. Tavsiye ederim ama çocukla zor ve yorucu.Çok iniş çıkış var. Prag düşündüğümden çok daha güzel ve tarihi bir şehirmiş. Binalar eski ama bakımlı, insanları gayet kibar ve anlayışlı.Aradığımız herşeye kolayca ulaştık.Benim en sevdiğim şehir olan Brugge'a benziyor.Tarihini koruyan medeniyetlere saygım sonsuz.kıymet biliyorlar.Güzel anılarla ayrılıyoruz Prag'dan ve Beril gayet huzurlu.Zor olacak diyorduk ama şimdiye kadar herşey harika.Akşam birazda evimizin civarını gezdikten sonra Prag sayfasını kapatıyoruz.

PRAG-VİYANA 4.GÜN (09.07.2016)

    Herkese günaydın.sabah yola koyulduk yine ve Hedefimiz Avusturya Viyana ve 295 km yolumuz var. Gayet keyifli bir yolculuğun ardından Viyana'ya Mehter Marşı eşliğinde giriyoruz. Evde cd'ye mehteri atarken söz vermiştim. Atalarım dayandı ve giricem Viyana'ya diye:)Son ses Mehter fonda Viyana'ya girdik. Otelimiz şehrin biraz dışında ama 4 yıldızlı yeni bir otel.hemen yerleşiyoruz.Eşyaları yerleştirdikten sonra ilk hedefimiz otelimizin hemen yakınında bulunan schönbrunn sarayı.
    Viyana dan pek beklentim yoktu aslında. Bence reklamı az yapılan bir şehir. ne zaman schönbrunn sarayına gittik o zaman anladım. Burası 1744 yılında yapılmış kocaman bir saray. Arkasında inanılmaz güzel ve masal dünyasını andıran bir pezaja sahip bahçesi var. İlk defa bu kadar büyük bir saray görüyoruz ve etkilenmemek elde değil. schönbrunn sarayı Habsburg İmparatorluğu'nun yazlık sarayı. sarayın içi şimdi müze ama bahçesi bizi daha çok etkiledi. 1444 odası olan sarayda Maria Theresa'da yaşamış.bu ablanın kızı meşhur Maria Antoinette:) bu ablamız Fransız İhtilali'nde aç kalan halka ''yahu ne var ekmek bulamazsanız pasta yiyiverin ''cümlesini bu sarayda kurduğu söylenir..:) Düşünsenize kimler gelmiş bu saraydan ve şu anda biz bu sarayın bahçesinde geziyoruz. Berilcik oradan oraya koşturuyor.İnsan ayrılmak istemiyor. schönbrunn sarayına veda ederek ayrılıyoruz ve otelimize dönüyoruz.Biraz yorulduk.

VİYANA 5.GÜN (10.07.2016)

    Sabah kalvaltı sonrası ilk hedefimiz Belvedere sarayı. Burası 1712 yılında yapılmış kocaman bir saray. Aldığımız meyveleri Belvederenin bahçesinde afiyetle yiyoruz berilcik kuşları kovalıyor. Bahçe peyzajı iananılmaz güzel.her saray farklı hepsi birbirinden güzel ve etkileyici.sarayın içi şimdi müze ama bahçesi bizi daha çok etkiledi. İnsan huzur buluyor.Müzeyi gezmek istiyorsanız 16 euro. Bahçe bedava:)Ayrıca meşhur Karlofça Antlaşması bu binada imzalanmış. 
    Güzel bir saray turundan sonra hedefimiz Viyana Şehir merkezi yani Stephanplatz. İlk durağımız Aziz Stephan katedrali. Ortaçağ dan kalma gotik mimariye sahip katedral gerçekten heybetli ve gösterişli. Buradan sonra Kartner sokağından yolumuza devam ediyoruz ama her bina tarihi bir eser heryer dikkatimiz çekiyor. Roma'yı anımsatan bir yapısı var Viyana'nın. sokak sonunda Viyana Opera binasını gördükten sonra Viyana Sanat tarihi müzesinde bir mola veriyoruz. yanımız da bebeğimiz olduğu için sıra olan veya kalabalık yerlere giremiyoruz.bu sebebten birçok müzeyi atlamak zorunda kalıyoruz. geniş bir zamanda Viyana sadece müzeleri ve sarayları için bile gezilir ama en az 1 hafta.Rotaya devam ederek Viyana Belediye binasını görüyoruz. 1872 yılında yapılmış harika bir yapı ve önünde euro 2016 maçları için standlar ve izleme yerleri kurulmuş dev ekranlar eşliğinde. birşeyler yedikten sonra Hofburg İmparatorluk Sarayı'na gidiyoruz. Burası da Habsburg İmparatorluğu'nun kışlık sarayı. Burası schönbrunn gibi değil ama ona yakın ihtişamda bir saray. bembeyaz bir saray ve şehrin merkezinde kocaman bir bahçe.saray 240 dönüm arazide ve 2600 odalı:)Buranın da harika bir bahçesi var.ya viyana bu saray işini aşmış.şehirde heryer saray:) hofburg sarayının hemen yanında bulunan Sisi müzesi'de bembeyaz ihtişamıyla karşımızda. yani vakit olsa sadece bu saray bile günlerce gezilebilir. saray gezisi sonunda Kohlmarkt caddesi üzerinde dünyanın en meşhur pastanelerinden biri olan Demel pastanesi var. uğruyoruz ve meşhur macaron alıyoruz ve bittom la berişim eziyor macoranları:)devamında alışveriş caddesi Graben'de biraz dolaştıktan sonra artık viyana'yı bitiriyoruz.otelimize döndük.bugün çok yürüdük ve yorulduk ama değdi. Viyana beklediğimden çok çok daha güzel bir şehir.yani sadece sarayları için bile gidilir.vakit darlığı ve hareket kabiliyetimizin azlığı nedeniyle birçok yere gidemedik.herkese tavsiye edebilceğim güzel ve huzurlu bir şehir.
 
VİYANA-BRATİSLAVA-BUDAPEŞTE  6.GÜN (11.07.2016)

Sabah erkenden yola çıkıyoruz ve hedefimiz yeni bir ülke yeni bir başkent; Slovakya ve Bratislava. Tomtom 75 km yolunuz var diyor. sabah kahvaltısı bratislava da  hadi yolumuz açık olsun. Viyana'dan aklımızda kalan saraylar ve ihtişamlı bahçeler. yaklaşık 1 saat sonra yepyeni bir ülkeye merhaba diyoruz. 
    Slovakya'nın başkenti Bratislava'dayız. Avrupanın en güzel yanlarından biri de ülkelerin yakın ve küçük olmaları. Sabah 10 gibi bratislavadayız ve kahvaltımızı mc donalds da yapıyoruz.biz genelde kruvasan, hamburger vs yerken berilimize tuna balıklı hamburger gibi şeyler tercih ediyoruz. Kahvaltı sonrası ilk  durağımız Bratislava eski şehir merkezi.Şeghrin en büyük meydanı Hlavne Namestie deyiz.meydan aslında küçük ama şehre göre büyük:)Gezilecek çok fazla bilinen yer olmadığı için şehrin sokaklarında kayboluyoruz bilerek. bazen böyle gezmek daha keyifli oluyor. Çalışan adam ''cumil'' heykeli önünde klasik dansımızı yapıyoruz.sonrasında Slovak ulusal tiyatrosunu ziyaret ediyoruz. Güzel ve tarihi bir bina. Biraz daha dolaşıp ufak tefek hediyeliklerimizi aldıktan sonra Bratislava gezimizin sonuna geliyoruz. küçük bir şehir ve gezilecek çok bir yeri yok.ama şirin ve huzurlu.yol üzerinde olduğu için 2 saat ayrılabilir gezmek için.biz Bratislava'yıda sevdik:)
    Şimdi ki hedefimiz yeni bir ülke, Macaristan ve başkenti Budapeşte. 200 km yolumuz var. budapeşte'de airbnb den kiraladığımız evde konaklayacağız. yolda ev sahibine mesaj atıyorum. saat kaçta orda olacağımı soruyor ve yaklaşık olarak söylüyorum. Macaristan Osmanlı'dan kalma bir şehir merak ediyorum. Öğleden sonra nihayet Budapeşte'deyiz. ev sahibi ile buluşup anahtarı alıyoruz. evimiz merkeze 3.kat 2 odalı bir ev. eski bir bina ama ev işimizi görecek kapasitede. eşyaları yerleştirdikten sonra çıkıyoruz. Budapeşte Tuna nehrinin ikiye böldüğü bir şehir. rivayete göre ayrılan 2 sevgili imiş. isimleri buda ve peşte. bugün buda; şehrin dik yokuşlu tarihi kalelerin olduğu, peşte ise düzlüklerin olduğu ve şehir insanının daha çok yaşadığı bölge.ama her iki yaka dada gezilecek yerler mevcut. ilk durağımız Aziz stephan kilisesi. kapalı olduğu için dışardan görüp devam ediyoruz.sonrasında Parlemento binasına gidiyoruz. Budapeşte'nin en görkemli yapısı belkide. 1885'te inşa edilen yapı 691 odadan oluşuyor ve harika bir mimariye sahip.Tuna nehrinin kenarında yürüyoruz ve harika manzaralar var. Akşam olmak üzere ve Tuna kenarında metal ayakkabı heykelcikleri görüyoruz ama hepsi tek.Yahudi katlimanı heykeli imiş. Hava kararmak üzere ve biraz yorgunuz. evimize geçiyoruz ve günün sonu.iyi geceler.

BUDAPEŞTE 7.GÜN (12.07.2016)

Sabah kahvaltı sonrası yola çıkıyoruz. Bugün hedefimiz şehrin buda kısmı. Buda da ilk durağımız Buda(Budin)kalesi. Buda kısmının en tepesinde harika bir kale.Panoromik budapeşte resimleri en güzel buradan çekiliyor.Tuna nehri ve uzayı giden peşte kısmı. Hava epey sıcak ve buda kısmı yokuşlu. bebek arabası sıcak hava biraz zorlanıyoruz:) ama olsun devam. Kalede bir süre takıldıktan sonra tekrar Tuna kenarına iniyoruz. bu sırada dikkatimi nehir üzerinde salınan gezi vapurları çekiyor. hemen ufak bir araştırma. rezervasyon isteniyor. Akşam için yaptıryorum.kişi başı 14 euro civarı bir içeçek dahil 1 saatlik tuna nehri turu. vakit gelene kadar Budapeştenin en işlek caddesi Vaci utca'da dolaşıyoruz alışveriş yapıyoruz.Nihayet akşam üzeri gemimize biniyoruz. 2 katlı adalar vapuru misali:) üst katta yerimizi alıyoruz. gemi cok yavaş ilerliyor ve içeçek servisi yapılılyor. canlı müzik yapılıyor ve harika. müzisyen yanımıza geldi ve nereden geldiğimizi sordu. adam kim nereliyse o dille bikaç bişey söylüyor çok sempatik. Türk'üz diyince merhaba dedi istek varmı diye sordu? farketmez diyince de Üsküdar'a gideriken'i çaldılar.herkes bakıyor.gemi yavaş yavaş Tuna üzerinde süzülüyor.Parlemento binasının önünden geçiyoruz, yanımda eşim çocuğum içim de inanılmaz bir huzur var. sevdim bu şehri. Tur boyu Budapeşte'nin en güzel yapılarını gördük.chain(zincir)köprüsü de bunlardan biri. 1 saat boyunca nerdeyse tüm şehir görülüyor. harika bir fikirmiş kesinlikle tavsiye ederim. sahilde bankolar var oradan rezervasyon yaptırıyorsunuz. size saat veriyorlar. o saate göre geliyorsunuz. güzel bir deneyimdi. gece ışıklı Budapeşte manzarası ayrı bir güzel. Artık gün sonu ve Budapeşte maceramız sona eriyor.evimize geçiyoruz. biz sevdik bu şehri.orta ölçekli gezmesi kolay insanı sevecen ve ucuz bir şehir diğer avrupa ülkelerine göre.iyi geceler.

BUDAPEŞTE- LJUBLİANA 8.GÜN (13.07.2016)

Sabah erkenden yola çıkıyoruz. hedefimiz yepyeni bir ülke Slovenya ve başkenti ljubliana. benim avrupa da ilk gördüğüm şehirdir.2007 senesinden sonra 9 sene sonra tekrar görecek olmanın heyecanın var. brugge'dan sonra en sevdiğim şehir ljubliana.465 km gibi uzun bir yolumuz var. 
    Otobanda ilerlerken Nagikaniska diye bir yer tespit etmişti. bu meşhur Kanije kalesinin olduğu şehir. kale yıkılmış ama görmek istiyordum.benzini ona göre hesaplamıştım ama yolda 150 km benzinlik bulamayınca kırmızı benzin ışığı yandı otobanda.ve sıkıntılı anlar başladı. tomtoma benzinlik giriyorum en yakın benzinlik 10 km diyor. çıkıyoruz otobandan garip gurup yollardan stre içinde geçiyoruz ve bir kapı.kontrol noktası sandım ama Hırvatistan sınır kapısıymış.ufacık bir geçiş.benzinlik hırvat içindeymiş.off.neyse giriyoruz hırvata.varazdin diye bir şehre giderken benzinlik. hala kırmızı direk yanıyor. ya bi bitse o sıcakta yanımız da bebek. bıraksam gitsem benzin almaya bırakamam.yanıma alsam onları neye binip gideceğiz benzinliğe kuş uçmaz bir yerdeyiz.valla dua ede ede hadi olum honda diye diye boş viteste 10 km daha gittik.umarım benzinlik açıktır.bütün gezide en stresli dakikalar.ve benzinliğe ulaşıyorz ve açık.oh şükürler olsun. adam depo kapağını bi açtı pof diye hava yaptı araba. aslanım benim yolda bırakmadı bizi. yolda buna benzer birsürü olumsuzluklar oluyor.stres katsayınızın yüksek olması lazım.yoksa oturup ağlarsınız.bu gezilerin bana kattığı en büyü deneyim her an bir terslik olabilir ama çözüm üretmek senin elinde. sorun çözme katsayımız bu geziler sayesinde çok yükseldi. o anlarda yapılan stresler şimdi gülünecek birer anı olarak hayatımızı süslüyor.nerde kalmıştık?
     Depoyu doldurdum tekrar sınırdan geçip slovenya yoluna giriyoruz. maribor da bir mola ve mcdonalddsss yapıyoruz. güzel bir yağmur eşliğinde müstakil bir ev gibi olan mcdonals da. Slovenya yemyeşil harika bir ülke.gönül isterki her şehrini karış karış gezelim. yolumuza devam ediyoruz ve nihayet stresli yorucu bir yolculuktan sonra güzel şehir ljublana dayız. burada da evde kalcağız. yolda mesajlaşmalar ve ev hazır. şehrin hafif dışında merkeze arabaya 10 dk.eve yerlerştikten sonra çıkıyoruz şehir merkezine.heryeri hatırlıyorum ve haritaya ihtiyacımız yok:)
    Ljublana 270.000 nüfuslu küçük ama nefis bir şehir. hiç bir şey yok sadece huzur var. hemen şehir meydanından başlıyoruz gezmeye. Preseren Meydanı ve ilk göze çarpan pembe rengiyle Franciscan kilisesi. ve hemen yanında Ljublianica nehri üzerinde bulunan triple köprüsü. ljubliananın sembolü ejderha. rivayete göre ejdarhalar şehri kraldan kurtarmış.köprü üzerinde ejderha heykelleri mevcut.biraz ilerisindeki dragon bridge i de gördükten sonra kalenin bulunduğu yaka ya geçiyoruz.sokaklarda biraz dolaştıktan sonra harika bir suşi restorana oturuyoruz. şeritler halinde önünüzden geçen tabaklardan suşileri alıyorusnuz.japon üsulu. ucuz bir yer değil ama lezzetli. hava karardı ve yavaş yavaş eve dnöme vakti.yorucu bir yolculuk ve gün sonu.iyi geceler.

LJUBLİANA 9.GÜN (14.07.2016)

    Sabah tekrar şehir merkezindeyiz.yine ara sokaklarda kayboluyoruz. hafiften bir yağmur. ya arkadaş yağmur bile yavaş yağıyor ince ince. seviyorum bu şehri.herkes huzurlu sakin yardımsever.belediye elektirkli dolmuş yapmış insanları bedava merkeze taşıyor. bir mağazadan berile mavi bir hırka alıyoruz.nedense bu hırka çok hoşuma gitti:)bizde ufak tefek alışveriş yaptıktan sonra ljubliana kalesine çıkmaya karar veriyoruz.teleferik ile 2 dk da çıkılıyor.şehrin en yüksek noktasından harika bir ljubliana manzarası heryer yemyeşil. ya adamlar ağaç dikmiş abi üşenmemiş.insanın baktıkça bakası geliyor. yerli halk hep yaşlı.insan ömrünün uzun olduğunu anlamak zor değil.yaklaşık 1 saat kaleyi gezdikten sonra arabamıza ulaşıyorz ve artık bu şehirden ayrılma vakti.ben bu şehre aşığım ve tekrar buluşmak üzere diyerek evimize gidiyoruz.  

LJUBLİANA-BLED GÖLÜ- MÜNİH  10.GÜN (15.07.2016)

    Lublianadaki evimizden ayrılıyoruz ve hedefimiz Bled gölü. Bled gölü ortasında bulunan kilisesi ve doğal güzellikleriyle harika bir milli park içerisinde bulunuyor. ljubliana ya 55 km ve rotamız üzerinde. yaklaşık 1 saat sonra Bled gölündeyiz. Temmuzun ortasında olmamıza rağmen hava soğuk ve hafif yağmur var:(
    Bled gölü kenarına güzel bir kahvaltı yaptıktan sonra göl kenarında bebekle gezmenin en güzel yolunun bisiklet kiralamak olduğunu farkediyoruz. 2 bisisklet kiralayarak başlıyoruz göl çevresini gezmeye. Harika manzaralar eşliğinde yeşilin mavinin içinde huzur dolu birkaç saat geçiriyoruz. çekilen fotoğraflardaki renkler etkileyici.Göl tertemiz ama soğuk. biraz daha dolaştıktan sonra yola koyuluyoruz ve hedefimiz 360 km uzaklıktaki Münih. Artık gezimizin sonuna yaklaşırken son ülkemiz Almanya ve münih. 2011 yılında Bittom'la Münih'te 2 gün geçirdiğimiz için az çok şehir hakkında bilgiye sahibiz. Yaklaşık 5 saatlik yorucu bir yolculuğun sonunda münihteyiz.yol boyu inanılmaz bir yağmur ve rüzgar vardı ama geçilen yollardaki manzaralar, dağlar, tüneller gerçekten harikuladeydi.Cennet gibi yerlerden geçtik. Münih'e öğleden sonra 3 gibi ulaştık. Otele uğramadan direkt şehrin kalbi olan Marienplatz meydanından gezmeye başladık.sokaklar çok kalabalık ve Ljubliana sonrası fazla hareketli geldi bize. bi anda garipsedik. Alışveriş caddesinde bir müddet dolaştıktan sonra otelimize yerleştik. 
    Otelimiz havalimanın hemen yakınında ve otele bizimkileri bıraktıktan sonra arabayı kiraladığımız yere teslim etmek için havalimanına gidiyorum. Akşam saat 9 gibi Münih havalimanına arabayoı teslim ettim.ertesi gün dönüyoruz. arabayı teslim ettikten sonra bir taksiyle otele dönmek istedim. Türk bir taksi şöförü denk geldi.dedim az ilerdeki otele gidicez.abi çok yakın sıradan çıkartma beni vs otobüsle gitsene 1 euro filan dedi.biraz kızdım o sırada taksici ne zaman uçağımın olduğunu sordu. yarın öğlen deyince gidemezsin abi dedi. Hayırdır deyince abi Türkiye de darbe girişimi oluyor uçaklar iptal oldu vs diyince inanmadım şaka yapıyor sandım.indim taksiden Türkiye'yi aradım.malesef haberler doğru.o ana kadar harika bir şekilde ilerleyen tatilimiz bir anda bambaşka bir boyuta girdi. bi araştırdım evet Münih'ten Türkiye'ye giden tüm uçaklar iptal olmuş hemde 3 gün.Bizim firma Onur air ve iptal olup olamdığı bile belli değil.Hemen otele gittim. televizyonu bir açtık ki memlekette inanılmaz şeyler oluyor. Allah kimseyi memleketinden uzak bırakmasın.elimizden birşey gelmiyor ve hemen dönmeliyiz ülkemize. eğer uçak iptal olur ne yapcaz.sabaha kadar alternatif yollar aradım bulamıyorum.   

MÜNİH-ANKARA  11.GÜN (16.07.2016)

Sabaha kadar uyamadım ve erkenden otelden ayrılıyoruz. öğleden sonra 4 uçağı ve havalimanında gergin bekleyiş.diğer iptal olan uçaklardaki yolcular bizim uçağa binmek istiyor.kavga dövüş havalimanında ve bizim uçağında uçup uçmayacağı belli değil. checkin yapılıyor ve geçiyoruz gate'e. saat 4 oluyor hala bekliyoruz.rötar rötar. en sonunda saat 7 gibi uçak havalanıyor. gece 11 gibi istanbuldayız. şükürler olsun geldik memleketimize. ama ankara aktarma saati geçti fakat o uçakta rötarlı olunca yakalıyoruz Ankara uçağını elimde bebek 2 valiz dış hatlardan iç hatlara koşmak.kendimizi uçağa atıyoruz sırtım değil donuma kadar terlemişim. bi bakıyorum telefonum yok. Allahım deli olamamak elde değil.aradım x-ray de unutmuşum.uçaktan indirmiyorlar.yalvar yakar görevli gate'e getirdi.hostese yalvar gitti aldı geldi.nihayet sabaha karşı Ankara'dayız. Rabbim memleketimize bir daha böyle şeyler yaşatmasın.harika geçen bir tatil son gününde bambaşka bir hal aldı. neyseki kazasız belasız geliyoruz.Herşeye rağmen güzel bir geziydi bizim için. Orta Avrupa'nın da karşısına kocaman bir çizgi çekiyoruz.İntercar 6 da buluşmak dileğiyle...












    










intercar 4 AMERİKA ( 2013 ) ( NEW YORK-SAN FRANCİSCO-LOS ANGELES-GRAND CANYON-WİLLİAMS-LAS VEGAS )

intercar 3 ( 2012 ) HIRVATİSTAN-BOSNA HERSEK ( ZAGREB-ZADAR-SPLİT-NEUM-DUBROVNİK-CAVCAT-PLİTVİCE)


HIRVATİSTAN GEZİMİZ - INTERCAR 3 ( 08.9.2012-16.09.2012)

HAZIRLIK

 İNTERCAR 2'nin başarılı bir şekilde tamamlanmasından sonra 2012 yazı için çeşitli gezi planları yapmaya başladık.Bittom'la beraber 2012 Eylül ayı için 10 günlük bir iznimiz vardı ve bunu en iyi şekilde değerlendirmek istedik ve Hırvatistan'ın 2013 yılından itibaren ülkemiz vatandaşlarına vize uygulamasına başlayacağını öğrenmemiz sonrasında Hırvatistan'a gitmeye karar verdik. Yani vizesiz gidebileceğimiz son yazdı.
    Türkiye'den Hırvata en uygun bileti Croatia Airlines dan bulmamız sebebiyle gezimizin rotası şu şekilde oluştu; Ankara-İstanbul-Zagrep-Zadar-Split-Dubrovnik. 8 günlük bir plandı. Sade ve basit ama hem kültür hem deniz turu vardı içerisinde:) Uçak biletlerini Croatia Airlines dan çok uygun bir fiyata aldıktan sonra gezi günlerimiz de netleşmiş oldu. 08.09.2012-16.09.2012 tarihlerini kapsayan Hırvatistan Gezisi için ilk adım atılmış oldu.ikinci iş araba kiralama işi. Europcar dan 7 gün için uygun bir fiyata Citroen C4 marka bir araç kiraladık.uçak, araba derken bir anda epey yol aldık.
    Bir müddet sonra Booking üzerinden yaptığım araştırmalar sonucunda Zagrep zadar, plitviçe de kalacağımız yerleri ayarladım.Split ve Dubrovnikte kafamıza göre bir yer bulamadık ve çok pahalıydı.gidince hallederiz dedik. Zagrep:2 gece,zadar 1 gece, split: 1 gece,Dubrovnik: 2 gece, plitvice: 1 gece olarak planı yaptık. Dubrovnik son yılların en popüler destinasyonlarından biriydi ve görmeyi çok istiyorduk. Zagreb hem başkent hem uçak bileti sebebiyle gideceğimiz bir yerdi. zagrep sonrasında turumuz deniz, kum şeklinde olacaktı ve hemen rotayı güneye ADRİYATİK kıyılarına çevirdik. Zadar popüler olmayan küçük bir hırvat şehri.Split de öyle.Plitviçe ise harika gölleri, şelaleri olan bir milli park. bu gezi daha önceki gezilerimize göre daha kompakt daha kısa ve daha kolay bir turdu bizim için. Planlamayı yapmak çok zor olmadı açıkcası.Tek ülke oldupu için para bozdurma vs gibi sorunlar da olmayacaktı haliyle. hem kültür hem deniz olayını kapsayan turlara bayılıyorum:)
    Gezi için yanımıza birer adet orta boy valiz ve canon 600d fotoğraf makinemi aldıktan sonra hazırlıklarımızı tamamladık.Ankara dan İstanbul'a uçak biletleri pahalı olduğu için otobüs ile gitmeyi tercih ettik İstanbul'a. evet gezimiz başlıyor hadi yol açık yol'a çık.İntercar 3 başladı bile...



08.09.2012 ( Ankara-İstanbul- Zagreb)



Atatürk Havalimanında Croatia Airlines'ın İstanbul-Zagrep saat 20.20  uçağı için çağrı yapılıyor ve biz pasaportlarımız da vize olmadan rahat bir şekilde uçağa geçiyoruz. yeni bir heyecan. yaklaşık 2 saatlik bir uçuşun ardından Hırvatistan'ın başkenti Zagreb'e iniyoruz. ülkeye giriş yaparken pasaport polisinin Bittom'a neden geldiniz diye sorması??Bittomun bana dönüp bakması:)) kontrole girerken bişey sormazlar mühür vururlar geçersin demiştim de:) Akabinde otel nerde kalcaksınız filan demeye başlayınca pasaport polisi hemen devreye girdim gezi planımız ve otel ve araba rezervasyonlarının çıktılarını gösterince buyursunlar efendim sizi almayacağız da kimi alacağız ülkeye dediler ve biz iç hatlara akıverdik:)
    İlk işlem para bozdurma. Para birimi Kuna.1 TL 0.70 Kuna.Yanımda 1850 euro var ve bir kısmını bozdurdum. Havalimanında kur daima yüksektir bilginzie.yani ihtiyacınız kadar bozdurun .şehir merkezleri en ideal yerler bozdurma için.rent a car ofisine geçtik ve kısa bir işlemden sonra parasını önceden ödediğim arabamıza kavuştuk. Yepyeni bir citroen c4 ve dizel:)bir depo ile 1100 km yol yaptık muazzam az yakan bir araba. 

Arabamızı aldıktan sonra saat 23.00  civarı havalimanına en yakın otellerden biri olan Guesthouse İkar'a ulaştık.Otelimizin sahibi Marco paşa.3 katlı bir villadan bozma bir hotel. ama tertemiz ve güvenli.Marco harika bir arkadaş ve sorunsuz bir şekilde yerleşiyoruz.yorgunuz ve hırvatistandaki ilk gecemiz bu şekilde sonlanıyor.

09.09.2012 ( Zagreb-Zadar)

Sabah erkenden uyanıyoruz ve continental kahvaltımız hazır. hoteldeki Japonların kibarlığı ve saygılı yaklaşımları dikkatimden kaçmıyor. Kahvaltı sonrası yola koyuluyoruz. Zagrebi sona bıraktım ve hedefimiz Zadar..Basketbol takımlarının sezon öncesi hazırlık kamplarını yaptığı bir yer Zadar.Fenerbahçemiz Zadar cup a filan katılmıştı. Zadar a dair bildiğim tek olay:)Ama araştırmalar sonunda gezilecek yerler notlarımda var. tomtom 285 km yolumuz olduğunu ve 3 saatte alacağımızı öngörüyor.bu arada eylül ayık olduğu için sabah ve gece hava biraz serin öğlen gayet güzel 23-24 derece.Rahat bir yolculuktan sonra Yeni türkü albümü eşliğinde Zadar' a ulaşıyoruz.
    
    Zadar turistik bir yer olmadığı için oteller genelde pansiyon apart şeklinde ve biz daha önceden ayarladığımız ......aparta giriş yapıyoruz. yine 3 katlı bir villa dan bozma apart.oda temiz ve denize yürüme mesafesinde.yaşasın.hemen eşyaları fırlatıp denize gidiyoruz.sahili bizim sarımsaklı plajı gibi küçük sakin sade.deniz harika ve havada mükemmel.Adriyatik dalgasız ve plaj sakin.acıktıkkkk. 








Hırvatistanda deniz ürünleri pek meşhur ve fiyatlarda bizimle kıyaslanamayacak derecede ucuz.hemen sahildeki deniz lokantasına attık kendimizi. önden karides arkadan kalamar yok ızgarada yok közde getir baba diyorum:) bittuş da gülüyor.abi bizim memlekette deniz ürünleri hem pahalı hem porsiyon ufak tadımlık.





Adam bi kalamar getirdi kocaman salata tabağında.hepsi taze ve inanılmaz lezzetli.soğuk bira eşliğinde gömdük ne var ne yoksa.arkasından midyeler gelsin.yaklaşık 20 euro hesap ödedik herşeye.yemekten sonra otelimize geçtik.biraz dinlendikten sonra hemen çıktık Zadar şehir merkezine.5 dk sonra şehirdeyiz.ilk hedefimiz eski şehir.Burada Aziz donat kilisesini gezip, biraz dolaştıktan sonra sahilde bulunan rise of sun dedikleri cam panellerin ışığı yansıttığı bir platform.
Güzel resim çekiliyor ve buradan sonra hemen yakında bulunan sea organ ismindeki bir dalgakırana açılan deliklere dalgaların vurmasıyla piano sesi çıkması olayı.oturduk sea organı dinlerken Adriyatikte gün batımını izledik bittomla. Zadar çok küçük bir sahil kasabası gibi ama çok güzel. her yer tertemiz insanlar gayet rahat.Akşam da güzel bir yemekten sonra otelimize dönüyoruz.








10.09.2012 ( Zadar-Split)

Sabah erkenden uyanıyoruz ve Zadar'dan güzel anılarla ayrılıyoruz.Seni sevdik zadar.1 gün de çok rahat gezilebilecek bir şehir. Şimdi hedefimiz Split. tomtom 160km yolumuz olduğunu 2 saate varacağımızı söylüyor. Sibenik üzerinden otobandan Splite varıyoruz.Yollar otoban ve gayet güzel. Splite dair bildiğim tek şey futbol takımı Haydut Splitti:)




    Splite varınca ilk işimiz kalacak yer aramak oldu.İnternetten bulduğum bir emlakçı kız bize bir ev gösterdi. Ev 1 oda 1 salon ve bize ait. aslında güzel ama biraz ıssız ve uçurumun kenarında:)öncesinde gösterdiği birkaç evi beğenmediğimiz için uzatmamak için buna evet dedik.neyse sorun yok.hemen eşyaları atıp direk indik kordonboyuna.hilal şeklinde bir sahilden ve yürüyüş yolundan oluşuyor Split şehir merkezi. 

    İlk durağımız Romalılardan kalma bir saray Diocletianus sarayı.Saray binlerce yıllık ve halen ayakta. tarihi eserlere sahip çıkmaları çok imrendiğim bir olay. Sarayın bahçesinde top oynayan hırvat gençlere bikaç Ronaldinho hareketi yaptıktan sonra, splitin ara sokaklarında kaybolduk. çok güzel sakin bir sahil şehri split. Zadar a göre biraz daha kalabalık ve biraz daha pahalı. Sahilde biraz gezindik.sahil boyu canlı müzisyenler gösteriler festival gibi bir ortam vardı.evimize döndük ve 3.günümüzün sonu.iyi geceler 


11.09.2012 ( Split-Neum-Dubrovnik)


    Sabah uyandık.Gece pek iyİ geçmedi.Ev bizi biraz huzursuz etti ama olsun devam. Kahvaltı sonrası denize gittik. splitte Plaza Bacvice plajı evimize yürüme mesafesinde.Deniz gerçekten güzel.hiç dalga yok ve tertemiz. Öğleden sonraya kadar deniz, kum değmeyin keyfimize. Artık splitten ayrılma vakti vs biz spliti de sevdik.güzel sakin huzurlu bir yer. Hedef dubrovnik.tomtom 230 km olduğunu söylüyor. yola çıkıyoruz.    
   

 Adriyatiğin bizlere sunduğu harika manzaralar eşiliğinde yolumuza devam ederken Dubrovnik'e 70 km kala bir sınır kapısı çıkıyor karşıma.Anlamakta zorlanıyorum. çalışmalarımda sınır kapısı görülmiyordu. Bosna herseğin hırvatisttan toprakları içinde 10 km uzunluğunda bir kasabası  varmış. ismi Neum.Bosna hersek'in denize açılan tek kapısı niteliğinde.neyse geçtik kapıdan girdik Bosnaya.5 dk sonra tekrar Hırvatistana giriyoruz. 

Neum sanırım vergiden muaf bir bölge.benzin ucuzdu.evet sonunda saat 7 gibi varıyoruz Dubrovniğe.internetten otel bulamadım.çok pahalı ve sahile uzak oteller.daha ziyada apartlar.kolayca ayarlarım diye düşünürken kapısını çaldığımız 4-5 apart full diyince iş biraz sıkıntıya girdi. apartların kapılarında ziller ve diyafon var.full diyorlar kapıyı açmadan son aparta bakarken yanda


Pero dayı şehir dışında yaşıyor ve eski evini kiraya veriyormuş.ev gayet güzel 2 oda 1 salon.pencereden mükemmel adriyatik manzarasını görünce tamam dedim..bitto da geldi baktı harika.tuttuk evi 2 gece için 120 euro verdim.Pero dayı tğm eve notlar yazmış ney nerede,bu düğme ne işe yarar,kumanda dan tv nasıl açılır:)harika bir insan.dubrovnik gereksiz pahalı bir şehir ve otopark en büyük sorun.Pero dayı bedava otopark kartı verdi en güzel hediye.geri vermek kaydıyla 2 gğn tğm public otoparklar bedava.günlük otoapark 30 euro civarı.Evimize yerleştikten sonra hemen eski şehre indik yürüyerek.evimiz bir yamaçta ve eski şehir surlarına inmek kolay ama dönüş epey zorladı.eski şehir surlarla çevrili kale gibi bir yer.stradun caddesi en meşhur caddesi.cadde başındaki büyük Onofrio Çeşmesinden suyumuzu içtikten sonra çıktık surlara.eski şehri çevreleyen surları dolaşmamız 1 saat kadar sürdü. Eski şehir harika korunmuş,yollar kare taş ve gayet güzel.



Fiyatlar bir almanya italya kadar olmasa da Hırvatistanın en pahalı şehri burası.ara sokaklarda kaybolduktan sonra yine deniz mahsüllerinden oluşan harika bir akşam yemeği(kerevit)nden sonra evimize dönüyoruz.iyi geceler 




12.09.2012 ( Dubrovnik-Cavcat)


    Herkese güzel bir Dubrovnik sabahından dobardannnn(günaydın).hırvatçayı da yavaş yavaş söküyoruz.dobardan, dobartek,dobro yutro,niyet vs:))
Güzel bir kahvaltı sonrası denize gitmek istiyoruz ve rehberimiz Pero dayı daha sakin ve daha temiz olan Cavcat kasabasını öneriyor bize. merkeze 30 dk mesafede bir sayfiye yeri Cavcat.dayımızı kırmayıp gidiyoruz.gerçekten de dediği gibi küçük, şirin bir kasaba Cavcat.

Sahil biraz taşlık ama deniz gerçekten harika.öğleden sonraya kadar deniz keyfi yapıyoruz.yemekte tadı damağımda kalan ahtapot salatası yiyoruz.yani şu gezi de deniz ürünlerine doydu bu adam:)
    Cavcat'tan güzel anılarla ayrılıyoruz ve evimize dönüyoruz.Akşam üzeri tekrar Dubrovnik eski şehir sokaklarına atıyoruz kendimizi.Sahilde küçük bir kalabalık ve ufak bir tekne yanaşıyor ve teknede meşale yakılıyor güzel bir görüntü.maç taraftar vs derken tekneyle gelen kişinin Paralimpik



Olimpiyatlarında madalya kazanan bir Hırvat genç olduğunu görüyoruz.Çok sempatik bir çocuk.fotoğraf çektirdik tanıştık,tebrik ettik.
Ailesi harika bir karşılama hazırlamış.

Dubrovnik gerçekten güzel bir şehir.harika korunmuş ve kompakt bir şehir.Surların çevrelediği eski şehri gezmek 3-4 saat alıyor ve sokak aralarında hediyelik eşya dükkanları, kafeler vs var. Havası çok güzeldi eylül ayında. Akşam evimize dönüyoruz ve Dubrovnikte son gecemiz.





13.09.2012 ( Dubrovnik-Plitvice-Zagreb)

Sabah erkenden uyanıyoruz ve Pero dayı bizi bekliyor.ya adam 77 yaşına hala işine saygılı dakik.helal olsun teşekkür ederiz tüm yardımların için.vedalaştıktan sonra yola koyuluyoruz.En kuzeyden girdiğimiz Hırvatistanda en güneye kadar iniyoruz.Artık geri dönme vakti. dönüş otobandan ve hedefimiz doğal güzellikleriyle ünlü Plitvice milli parkı. 450 km yolumuz var. Otobanda çok şiddetli bir rüzgara denk geliyoruz. ben hayatımda hiç bu kadar güçlü bir rüzgar görmedim.araba 4 şerit yolda tutunamıyor.duramıyorum dursak savrulacağız otoban.birkaç motor sürücüsü sürüklenmiş.sıkıntılı anlardı ama şükür atlattık ve plitviceye öğleden sonra ulaştık.

    Plitvice milli parkı harika bir yer ve otel rezervasyonumuz var.direk otele gidiyoruz. otel yine villa tarzı ama güzel.hafiften bir yağmur karşılıyor bizi.otele girdik resepsiyondaki otel sahibesi kadının soğuk anlamsız gıcık tavırları bizi biraz sinirlendirdi. tuttuğumuz oda özel banyolu olmasına rağmen verdiği oda ortak banyoluydu. çıktık odaya biraz daha sinirlendim.indik kabul etmedik odayı,biraz tartıştık yeni oda verdi rica minnet.paramızla rezil oluyoruz.


yeni oda giriş katta ve dışarıdan gelen giçen odanın içini görüyor.perde tam kapanmıyor vs vs .iyice kadına ayar olduk.bittomla konuştuk ve huzursuz olduğumuz için otelde kalmaktan vazgeçtik.Kadın paramızı ödemedi.dönüşte bookinge yazdım.uzun yazışmalar sonunda paramı iade etti lanet karı.İşte bu kadın yüzünden plitvice aklımızda yer etmeden yol oldu malesef.hemen bir durum değerlendirmesi ve yarın havanın yağmurlu olacağını öğrenmemiz üzerine, Bittomla Plitviçeyi atlamaya kara veriyoruz ve zagrebe rotayı çeviriyorum. Zagrebte 1 gün fazla geçireceğiz güzel fikir. 140 km yolumuz var ve telefonda kadim dostum Marco paşayı arıyorum:)dedim marco el turco 1 night more rezervasion:) tamam abi dedi ve hemen o gece içinde yerimizi ayırdı. Akşam üzeri varıyoruz Zagrebe ve otelimize hatta 2.adresimize yerleşiyoruz. Bugün çok fazla araba sürdüm ve yoruldum. acktık ve marco civarda conoba bukaro adlı bir restoran önerdi.gittik güzel bir balık söyledik.sıcak kalması için metal bir tablanın üstünde geliyor.beğendik afiyet olsun bize:)


14.09.2012 ( Zagreb)

    Sabah Zagreb merkeze ilerliyoruz.Arabamızı park ettikten sonra ilk durağımız Dolac çiçek pazarı. Büyük bir meydana kurulan pazarda herçeşit ve ilk defa gördüğümüz çiçek türleri mevcut.hemen yanında balık pazarıda var. çalışanların çoğu yaşlı bayan.hırvatistanda dikkatimizi çeken bir noktada çalışanların çoğunun bayan olmasıydı.erkekler nerde acaba?bir de bizim Muhteşem yüzyıl, gümüş gibi dizilerimizi


 Türkçe izliyorlar altyazılı.Türkçe kelimeleri oradan öğrenmişler:)herkes yolda Türk'üz deyince Hürrem filan diyor.Akşam prime-time 2 dizimizi çarpıştırıyorlar otelde rastladık.ilginç.neyse pazardan sonra hedefimiz şehrin en büyük meydanı olan Ben Jelacic meydanı.eski bir komutan olan ben abinin adını taşıyan meydan büyük ve tam ortasında komutanın büyükçe bir heykel var.Meydanın çevresi kafe ve restoranlar.

    
     Meydandan sonra Zagreb Katedraline geçiyoruz. Gothic mimarinin güzel bir örneği. Paristeki Notre Dame kilisesine benziyor.Çatı kısmı tadilatta idi.içine girdik yüksek tavanlar, sütunlar güzel bir kilise.geleneksel dansımız kilise önünde yaptıktan sonra hedefimiz St.Mark kilisesi.bu mekanların hepsi merkezde ve arabasız geziyoruz.Zagreb te küçük bir şehir ve gezmesi kolay.St.mark kilisesi tek katlı küçük bir kilise ama çatı süslemeleri inanılmaz hoş ve sampatik.dolaştıktan sonra Hırsızlar kulesine çıkıyoruz. Zagrebi tepeden gören fazla yüksek olamayan kuleden eskiden şehirdeki hırsızlar gözlenirmiş. 



























Bir sonraki durağımız Museum of Broken Relationships yani kırık kalpler müzesi. Sevenlerin ayrılırken birbirlerine verdikleri son şeylerden oluşan minik sempatik bir müze. Müzeden sonra Tkalciceva adını verdikleri araç trafiğine kapalı olan bir sokak ve bölge. Zagrebin gençlerinin entellerinin takıldığı sanat müzik kafe restoranların olduğu bir bölge.biraz takıldıktan sonra Zagrebi artık sonlandırmaya başlıyoruz. Zagreb düşündüğümden çok daha güzel tarihi bir şehir.Klasik bir kara şehri soğuk diye düşünmüştüm ama yanılmışım. Eski şehir yani old town kısmı gerçekten güzel ve gezilecek yerler birarada. Akşam üzeri otelimize dönüyoruz ve hırvatistandaki son gecemiz.





15.09.2012 ( Zagreb-İstanbul-Ankara)

Sabah güzel insan marco ile vedalaşarak ayrılıyoruz. Zagreb merkezde biraz daha dolaştıktan sonra havalimanına geçiyoruz arabamızı teslim ediyoruz.Teşekkürler Citroen.Garip bi direksiyonun vardı ama bizi yolda bırakmadın.Tüm gezi boyunca yaklaşık 1600 km yol yapmışız.Teslimden sonra checkin işlermleri ve Zagreb-İstanbul uçağına biniyoruz. Hosteslerin Zagreb kelimesini

 değişik ve sempatik bir şekilde telaffuz etmeleri çok hoşuma gidiyor ve uçağa binerken süpriz.Fenerbahçe basketbol takımı oyuncusu Hırvat Bogdan Bogdanovic.çok severim.tanıştık biraz sohbet bir foto.şansa bak:)
    Uçak 2 koltuklu küçüçük pırpır uçak ama olsun sıkıntısız geliyoruz İstanbul'a. 1 Haftanın sonunda yine Atatürk Havalimanındayız ve gece otogara geçip Ankara'ya giden otobüse biniyoruz. Acayip trafik, berbat bir otobüs yolculuğu derken  16.09.2012 tarihinde Ankara'ya varıyoruz. İntercar 3 de şükürler olsun kazasız bir şekilde plana bağlı kalarak harika bir şekilde yapıldı.
    Biz Hırvatistanı sevdik ve tavsiye ederiz. Evet bir italya değil gelişmişlik anlamında ama klasik bir Balkan ülkesi.İnsanlar sevecen ve yardımsever. İngilizce bilen yerel halk çok az.turistik yerlerde anlaşmak kolay.ama dil konusu bir şekilde çözülüyor.genel olark ülke ucuz batı avrupa ya göre.fiyatlar ülkemize yakın.değer olarak da yakın olmaları uygun fiyatlı bir tatile olanak sağlıyor. uçak biletleri ve araba kirası hariç 1000 euro civarı bir para harcamışız 8 günde rahat rahat gezerek. Çok daha az harcanabilir ama biz keyfini çıkarttık.Kısacası derli toplu bir tatil oldu ve biz çok keyif aldık.Hedefimiz intercar 4 bakalım neresi olacak? bekleyelim, görelim. görüşmek üzre....Ankara 2012
 


intercar 2 ( 2011 ) HOLLANDA-BELÇİKA-FRANSA-ANDORRA LA VELLA-İSPANYA-MONACO-İTALYA-AVUSTURYA-ALMANYA

9 Şubat 2020 Pazar

intercar 6 ( 2019 ) ALMANYA-FRANSA-DİSNEYLAND-BELÇİKA-HOLLANDA-GİETHOORN


İntercar 6 (03-10 Haziran 2019)
 
2018 yılının aralık ayı sonlarıydı. 2019 Haziran ayı Ramazan bayramı için bir gezi planlamaya karar verdim. Hemen internetten ucuz bilet aramaya başladım. Pegasus’un Ankara Köln uçağının indirimde olduğunu görünce hemen bittuşu aradım. Var mısın İntercar 6 ya diye sordum. Varım cevabını alınca hemen bileti aldım. 3 Haziran 2019 Ankara Köln uçağı dönüş 10 Haziran olmak üzere biletlerimizi aldım. 8 günlük İntercar 6 gezisi planlanmıştı. Rotamız Ankara Köln Paris brugge Brüksel Amsterdam giethoorn Ve tekrar köln üzerinden Ankara şeklinde olacaktı. Önümüzde altı aylık bir süre vardı ve bu süre bu geziye hazırlanmak için gayet yeterli bir süreydi.Her zamanki gibi köln den araba kiralama işine giriştim hemen. 8 gün için Yaklaşık 1200 TL’ye Ford Kuga Marka bir jip kiraladım. Daha sonra otel rezervasyonları yaparak gezi öncesi yapılması gereken en önemli şeyleri yapmış oldum.Bu rotayı daha önce bihterle birlikte yapmıştık fakat bu seferki gidiş amacımız canım kızım berile disneylandı gezdirmekti.Bu yüzden çok heyecanlıydım biz küçükken televizyonda çıkan reklamlarda disneylandı görmüştüm ilk defa. Buranın hayal dünyasında bir yer olduğunu düşünüyordum çok büyüyünce öğrendim gerçek bir yer olduğunu ve paris’te bulunduğunu. Daha önceki gezilerden edindiğim bilgiler doğrultusunda bu geziye hazırlanmak çok daha kolay oldu. Son olarak disneyland giriş biletlerini temin ettikten sonra hazırlıklarımız tamamlanmıştı.
 
03 haziran 2019 Ankara-köln-paris (1.gün)
 
 Ve işte büyük gün geldi çattı Ve gezimiz başlıyor.Pegasus hava yollarının PC 1681 sefer sayılı uçağı Ankara esenboğa havalimanı dış hatlar Terminalinde bizi bekliyordu.Sabah saat 04:15’te uçağı bindik ve yerel saatle yediye doğru kölne indik. Rahat bir yolculuktan sonra hemen havalimanında bulunan araç kiralama bölümüne gittik. Bir üst katagoriden araç araba alabilmek için Bir miktar farkla toplam 1600 TL’ye 7günlük ford Edge marka Devasa bir jip kiraladık. Arabanın yanına vardığımız zaman ne kadar büyük olduğunu bir kez daha anladık araba yola sığmıyordu ama çok geniş ferah ve çok güzel bir arabaydı.
 
Bütün yol boyunca aracı dar yerlere park etmek dışında hiçbir sorun yaşamadık. Arabayı alır almaz yola koyulduk Ve ilk durağımız Paris’ti.400 kilometrelik bir yolumuz vardı. 5 saat sonra Paris’e ulaştığımızda ilk işimiz otele yerleşmekti. Otel İbis Paris declichy Marie oteline ulaştık.otel yeni ve temiz ama biraz dar. Valizi açacak yer yok malesef ama olsun. Otele yerleştikten sonraİlk durağımız olan Eyfel Kulesi de hareket ettik. Eyfele en son 2011 yılında Serkanlarla beraber gelmiştik. Sekiz sene sonra tekrar görmek de varmış nasipte.Gerçekten çok özlemişim yaklaşık 2 saat eyfelin dibinde oturarak eiffel izledik ve ailemle beraber güzel dakikalar geçirdik.
 
Kulenin çok değişik bir havası var. eyfel civarında yemeğimizi yedikten sonra dünyanın çözmesi en zor metro hatlarından biri olan paris metrosuna bindik. Son 1 ay sadece metro çalışmama rağmen çözmek gerçekten zor oldu ama gezimiz boyunca defalarca sorunsuz kullandık. Cartne dedikleri 10 luk kartlardan aldık.akşam otele döndük ve çok yorgunduk.hemen uyuduk. Yarın tüm parisi gezme planımız var:)

 
 
 

04 haziran 2019 paris (2.gün)
 
Sabah saat 8:00’de uyandık. Bugün Ramazan bayramıydı ve biz bayramı Paris’te geçiriyorduk çok mutluyduk.Metrodan bu sefer zafer takında indik.Şanzelizeyi baştan sona gezdikten sonra Bir markette alışveriş yaptık ve kahvaltıyı Fransa’nın ünlü saraylarından biri olan petit sarayın bahçesinde yaptık. Burada bihter çok güzel bir video hazırladı ve Instagram’a koydu. Bu güzel kahvaltı sonrasında yolumuza
 
devam ettik. Parisin güzelim köprüleri gördük ve concorde meydanında 10 yıl önce fotoğraf çektirdiğim meydanda tekrar fotoğraf çektirdim. Müthiş bir duygu. Daha sonra louvre müzesine doğru yola koyulduk. Müzeyi daha önce gördüğümüz için içine girmedik. Bahçesinde bir süre dinlendik beril kuşlara yem verdi çok güzel bir zaman geçirdik. Bir sonraki durağımız notr dame katedraliydi. Her zmanki gibi girişte sıra olduğu için beklemedik. O sırada inanılmaz bir yağmur başladı ve biz kendimizi Paris’in en önemli
 
Midyecisi olan Brüksel leon midyecisine zor artık. Hayatımızda yediğimiz en lezzetli midyelee için teşekkürler leon.bu esnada berilin ayakkabıları bebek arabasının altındaydı. Bıdış uyandığında kötü bir haber. Ayakkabılar düşmüş. Her yeri sel götürmüş pariste.dönüş yolunu takip ederek ayakkabıları
 
 
aradık. 15 dk yürüdükten sonra güzel bir insan ayakkabıları bulmuş yolun kenarına bir mermerin üzerine bırakmış. Ayakkabıları görünce bittuşum sevincini unutamam.beril o ayakkabıları çok seviyordu.şanslıyız. Bu arada epey bir yol yürüdük ve inanılmaz yorulduk.akşam üzeri tekrar eyfele gittik. Eyfeli bir kez daha gördük ve çok güzel zaman geçirdik.akşam otele döndüğümüzde yorgunluktan ayak tabanlarımı şişti.paris artık bitmişti ve hedef disneylanddı.iyi uykular.

 

 
 


05 haziran 2019 Paris-disneyland-brugge( 3.gün)

Sabah erkenden yola koyulduk. Bugün günlerden beril.saat 10.00 da disneyland açılcak ve biz paris e son bir kelime söylüyoruz. Au revoir parisss. Tekrar görüşmek üzere. Seni seviyoruz.saat tam 10.00 da disneyland otoparkındayız.
 
 
Biletleri netten kişi başı 53 euro ya almıştım. Pahalı bir eğlence ama berişim için değerdi. Otoparka giriş 20 euro. Tek sorunumuz çiseleyen yapmır ve hava durumu tüm gün yağış gösteriyor. Umarım günümüz mahvolmaz. Dineyland paris merkeze 45 dk lık bir mesafede.ve işte disneylanda giriyoruz.
 
Girişte walt disney in meşhur kalesi karşılıyor bizi.kocaman bir park ve elimde yine harita parkı çözmeye çalışıyorum.6-7 bölümden oluşan parkın tamamına yakınını gezdik.eğlence bölümleri aktivite bölümleri derken yağmur başladı.dinlene dinlene yolumuza devam ettik.bizdeki galaksi tarzı bir trene binerek madene giriyorsunuz. Beril binebilir dediler boyunu ölçtükten sonra. Uzaktan basit bir tren gibi görünsede binince yanlış bir karat verdiğimizi anladık. Biz bile korktuk çok süratli bir tren.
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Berilde korktu ama dayandı kuzum. Kusucammmm demesi hala kulağımda:) ama dayandı kuzum.cesur kız valla.son olarak çıkışta kortej olduğunu öğrendik. Tüm walt disney kahramanları geçiş yapıyorlar.
Hepsini gören berişin değmeuyin keyfine. öğleden sonra 6 gibi parktan ayrıldık. Disneyland geeçekten güzel, eğlenceli. Keşke hava biraz dhaa iyi olsaydı. Sağlık olsun.evet artık fransa dan ayrılıyoruz. Hedefimi belçika ve benim hayatımda en sevdiğim şehir brugge.brugge a 4 saatlik bir yolumuz var.gece 11 gibi varıyoruz bruggea. Hemen otele yerleştik. Buradaki oteli çok araştırdım.farklı bir yer olsun istiyordum ve hotel ludewijk van male oteli tercih ettik.
 
 
 
Gecelik 100 euro oda ama otel 1800 lerden kalma bir şato. Otele gece vardığımız için oteli ancak sabah keşfedebildik.bugünde çok yorucu olduğu için hemen uyuduk. Yoğun ama güzel bir gündü.


06 haziran 2019 brugge(4.gün)
 
Merhaba brugge günaydın brugge. Sabah uyanır uyanmaz pencereden dışarı baktım ve o muhteşem manzarayı gördüm. Otelin arka bahçesi kocaman bir cennet.ufak bir gölet ve çimenlik alanlar inanılmaz.hemen kahvaltıya geçtik. Tarihi restoranda güzel bir kahvaltı sonrası bahçeye çıktık. Hava çok güzel ortam inanılmaz ve bizler çok mutluyduk. Biraz keyif yaptıktan sonra brugge merkeze arabamızla hareket ettik. Otel şehre 10 dk mesafede.merkeze arabayı bıraktıktan sonra brugge un kalbi markt meydanına geldik.
 
 
Bu benim brugge a 3.gelişim ve artık harita kullanmıyoruz:) güzel bir his. Orası bizden bilindik bir şehirdi.meydanda 1 saat insanları izledik meydanın keyfini çıkarttık. Berilim koşturdu biz peşinden.bu meydan bana huzur veriyor. Brugge un dar sokaklarına vurduk kendimizi. Kaybolduk, kayboldukça daha güzel yerler gördük.brugge a gelmişken kanal turu yapmadan olmazdı. 45 dk lık güzel bir kanal turu sonrası güzel bir restoranda harika bir yemek yedik.neredeyse bütün brugge u gezdikten sonra tekrar meydana gelip o kare
 
çatılı evlerin altında bulunan meşhur kafelerden birine oturduk.O an kendimi en mutlu hissettiğim anlardı belkide gezi boyunca.Ailem yanımda ve brugge dayım. İnsan daha ne isteyebilirdi ki? Çok güzel resimler çektik.her sokağı ayrı bir güzel.akşam üzeri güneş batarken ayrılıyoruz brugge merkezden ve otele dönüyoruz.
 
 
 
 
Bruge belki bir paris roma değil ama kendine özgü orta çağdan kalma küçük bir şehir. Avrupada buraya en çok benzeyen yer pragdı.dinlenmek huzur bulmak istiyorsanız brugge a gelmelisiniz.akşam otelin lobisinde biraz zaman geçirdikten sonra odamıza çıktık.brugge a doymuştuk gün sonunda.sabah hedef brüksel.


07 haziran 2019 brugge-brüksel-amsterdam (5.gün)
 
 
Sabah uyandıktan sonra büyük arabamızla koyuluyoruz yola.1 saat sonra brükseldeyiz. Ab nin başkenti brüksel ankaraya benzer. Biraz resmidir. Ama dünyanın en güzel meydanlarından birine ev sahipliği yapar. Ve işte grand place deyiz. Ve belediye binası tüm heybetiyle ve mavinin en güzel tonu çatısıyla bize bakıyor.bu meydandaki binalar 1700 lü yıllarda yapılmış ve halen korunuyor.brükselin ara sokaklarında dolaştıktan sonra mannicen pis yani işeyen çocuk heykeline ulaşıyoruz. Brükseli bittomla 8 sene önce iyice gezdiğimiz için çok fazla kalmadık.
Öğlen yemeğini yedik ve yeni hedefe doğru yola koyulduk. Hedef hollanda.yaklaşık 4 saatlik yolculuğun ardından amsterdama ulaşıyoruz. Otelimiz merkeze uzak. Best western Amsterdam otel. Akşam üzeri varıyoruz otele. Valizleri attıktan sonra hemen amsterdam merkeze gittik.dam meydanında biraz takıldıktan sonra geç saate kalmadan ayrıldık.hava çok soğudu ve arabaya gidene kadar donduk.yarın daha detaylı gezeceğiz.otel güzel ama biraz uzak merkeze.iyi uykular.

 







 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
08 haziran 2019 amsterdam( 6.gün) 

Sabah kahvaltı sonrası amsterdam merkeze doğru yola çıktık ama yağmur başladı ve arabadan inemedik. Durmaya niyeti yoktu yağmurun ve bir avm ye attık kendimizi. Bir süre sonra ayrıldık avm den.ilk durağımız bloemenmarkt yani çiçek pazarı. Binbir çeşit çiçeklerin arasından

geçiyoruz.peynir dükkanlarına da uğruyoruz. Güzel bir gouda peyniri ve beyaz şarap aldık.Berişime bir oyuncak kuzu aldık.rotamız vondelpark. Hava biraz düzeldi ve göl kenarında bittomla beyaz şarabımızı gouda peyniri eşliğinde yudumladık.berişimde ördeklerle oynadı:) Amsterdam’ın ara sokaklarında epey bi dolaştık.kalabalık yerler berbat durumda. İpsiz sapsız çok fazla tip türemiş. Şehir maruana kokuyor. Çocuklu aileler için pek ideal bir şehir değil.





Akşam otele ulaştık ve uyuduk.amsterdam brugge sonrası çok fazla kalabalık ve hareketli geldi bize.bisikletliler çok fazla ve araba kullanmak çok zor.

 
 
 
 

09 haziran 2019 amsterdam-giethoorn-köln ( 7.gün)
 
 
 Bugün son günümüz ve otelimiZden ayrılıyoruz.hedefimiz son zamanların popüler destinasyonu giiethorn. Amsterdama 1.5 saat uzaklıkta küçük bir kasaba.kanalllarsaki teknelerle kasabayı geziyosunuz. Hobbitlerin köyü diyolla. Öğlen varıyoruz giiethorna. Arabamızı park ettikten sonra 1 saati 25 euro olan bir motorlu kayık
 
kiraladık.direksiyonlu ama kullanmak çok zor. Kanallar çok dar ve birsürü tekne var.geçtim direksiyona ver elini gieethorn ara kanalları.harita eşliğinde eşsiz manzaralar gördük.inanılmaz sakin bir kasaba. Evler hobbitlerin evleri gibi. Huzur dolu bir kasaba.yolu şaşırmam ve yaşadığım hafif stres sonrası turu kazasız tamamlıyoruz.gieethorn gerçekten harika bir yer.dünyada eşi varmısır bilemiyorum ama farklı bir yer olduğu kesin.akşam 20.50 de uçağımız ve bizim 18.00 de köln de olmamız gerekiyor. Öğleden sonra ayrıldık giiethorndan ve 3 saat sonra köln deyiz almanyadayız.direkt havalimanına gidiyoruz.
 
Köln bonn havalimanına girer girmez arabamızı teslim ettik.yol boyu bize eşlik eden fors edge ye teşekkürler. Check in işlemlerinin ardından pc-1682 sefer sayılı uçağımıza bindik.yol boyu gurbetçi genç bir kardeşimizin kızlarla dedikodu yapmasına katlansakta gece 01.30 da Ankaradayız ve şükürler olsun ki kazasız belasız bir geziyi tamamlıyoruz. Plana tamamen bağlı kaldık ve kusursuz bir şekilde uyguladık.çok yorulduk, çok yürüdük ama çok eğlendik. Daha da önemlisi berilim disneylandı gördü 4 ülke gördü. Belki ileride hatırlar bu güzel günleri.bugun kızım okuma yazma bilmiyor ama birgün öğrendiğinde umarım bu satırları okur.seni çok seviyoruz canım kızım. 21.12.2019 lefkoşa