19 Aralık 2020 Cumartesi

intercar 5 ( 2016) ALMANYA-ÇEK CUMHURİYETİ-AVUSTURYA-SLOVAKYA-MACARİSTAN-SLOVENYA-BLED


İNTECAR 5  (06.07-16.07.2016)

HAZIRLIK

    Yaz tatili için yine planlar yapmaya başlamıştık.Batı Avrupa'nın en önemli ülkelerini daha önce gezmiş olduğumuz için bu sefer de uzun zamandır aklımızda olan Orta Avrupa Turu'nu yapmaya karar verdik. Bu sefer gezimize 2 yaşına henüz girmemiş güzel kuzumuz Beril'de eşlik edecekti. Yapabilirmiydik acaba? Bizi o uzun yollarda zorlarmıydı? Daha önceki gezilerimizde gördüğümüz bebekli gezginler bizlere ilham oldu ve bizde yaparız dedik Bittom'la...
     Öncelikle Aralık 2015 tarihinde uçak bileti aramaya başladım. Tesadüfen Ankara'dan direkt Köln'e Germanwings Havayolları'nın biletleri olduğunu gördüm. Bebeğimiz olduğu için aktarmalı uçuşları pek istemiyordum açıkcası ve istediğim de oldu. Çok uygun bir fiyata Ankara-Köln uçak biletlerini aldım.fiyat:::Rotaya Almanya'dan başlayacaktık ve artık yeşil pasaportumuz olduğu için vize derdimiz de ortadan kalkmıştı şükür. Hemen rota çizildi. Almanya-Çek Cumhuriyeti-Avusturya-Slovakya-Macaristan-Slovenya ve tekrar Almanya'dan Münih'ten dönüş.Hiçbir noktaya tekrar uğramadan heryer yeni herşey yeni felsefesinden yola çıktık ve rotamız bu şekilde oluştu. Almanya'yı daha önce gezdiğimiz için zaman kaybetmeden Çek'e geçmek olacak planımız. 
 Gün PRAG- 2 gün Viyana-1 gün bratislava-2 gün budapeşte-1 gün ljubliana ve Münih, gezi planımızı bu şekilde tamamladık.6 ülke ve orta avrupa nın en güzel yerleri.Yine bir defter alıp notlarımı almaya başladım.Gezilecek yerler, oteller, araba kiralama vs vs. Bu bence gezinin en güzel zamanlarından biri. bir ödev gibi değil de gerçekleşmesini istediğin bir hayal için çekilen kürek olarak görüyorum ben bu hazırlık kısmını. Ne kadar iyi hazırlık yaparsak o kadar rahat ediyoruz. Her anı her noktayı tabiki planlamıyorum. Bazı şeyleri de akışına bırakıp yaşamak da çokk zevkli oluyor. Ama yepyeni bir şehre gittiğiniz zaman da nereleri gezelim diye sormamalısınız. 3-5 yer not etmek her daim zaman kazandırır.
    Uçak biletini alıp,rota netleşince ikinci iş araba kiralama. diğer intercar gezilerimizde olduğu gibi yine indiğimiz havalimanından araba kiralayıp son durakta teslim etmek hedefimiz. Bebek arabası 3 bagaj vs eşyamız bu sefer biraz daha fazla olacağı için station wagon bakıyorum ve Honda Civic sw modelini Europecar'dan kiralıyorum. Uçak araba derken sıra otel rezervasyonlarında. Yine booking üzerinden otellere bakıyorum ama merkeze uzak ve pahalı oteller.bebek olunca insan biraz daha titiz davranıyor yoksa ben sokakta da yattım defalarca avrupa da:)
    Birkaç hafta araştırdıktan sonra  AİRBNB üzerinden;Prag'da, Budapeşte'de ve Ljubliana'da ev kiraladık, Viyana'da ve Münih'te ise booking üzerinde otel rezervasyonları yaptık. Böylelikle gezinin ana temelleri atılmış oldu ve artık detayları araştırmaya başladık. Evler şehir merkezinde ve günlük fiyatları ortalama 30-40 euro aralığındaydı. Oteller ise biraz merkezden uzak ve gecelik 40-50 euro civarı idi. Arabanız varsa illa merkezde kalmayabilirsiniz size gecelik 20-30 euro arasında kazandırır ve otel çevresi de farklı bir yer.oraları da gezebiliyorsunuz dinlenmek maksadıyla.genelde bu şekilde yapıyoruz.Hazırlıklar yavaş yavaş ilerledi ve gezi günü geldi çattı.

ANKARA-KÖLN-PRAG 1.GÜN (06.07.2016)

 Ankara Esenboğa havalimnanı dış hatlardan gece 03.15 teki uçağımıza biniyoruz ve yaklaşık 3 buçuk saat sonra Köln-bonn airport'a iniyoruz. Sabah saat 7 ye geliyor ve ben hiç uyuyamadım.gözümü korkutan 715 km lik köln-prag arası yol.Vakit kaybetmeden arabamızı kiralıyoruz. Honda civic sw ve yepyeni bir araba.Merhaba Almanya:)
    Sabah saat 07.30 ve havalimanından çıkıp sağda duruyorum Navigasyona prag yazıp hazırladığım usb yi takıyorum ve güzel müziklerimiz eşliğinde Almanya'nın yemyeşil ormanlarının arasından yolumuza başlıyoruz.Hadi yolumuz açık olsun.Hafiften bir yağmur ve inanılmaz uykusuzum ama devam etmeliyiz. Beriş şaşkın ve Avrupaya ilk adımı.Etrafı izliyor.Yol boyu yorulduğumuzda molalarda çocuk parklarında biraz zaman geçiriyoruz ve onun da gönlünü ediyoruz.öğleden sonra 4 gibi Prag'a ulaşıyoruz. Yol boyu otobanlarda yol çalışmaları ve inanılmaz trafik vardı.Yol gözümde çok büyüdü.Prag'a yaklaşınca ev sahibine mail atıyoruz ve evin hazır olduğunu söylüyor. Ev prag merkezde ve harika bir konumu var. Eski şehre yürüyerek 5 dakika. Arabamızı park etttikten sonra eve yerleşiyoruz. 2 oda 1 salon bir ev eski ama bakımlı temiz.Hemen çıkıyoruz ve ev civarını keşfe başlıyoruz. Prag 20 bölgeye ayrılmış ve en güzel yerleri 1.bölgede bulunuyor.Prag ilk bakışta gayet güzel bir şehir.Temiz düzenli ve tarihi bir şehir. Eski şehirde bulunan Stare Mesto yani eski meydandan başlıyoruz gezmeye. Harika bir meydan ve şehrin kalbi burası. Meşhur Astronomik Saat'de bu meydanda. Saat 15.yy da yapılmış ve Yüksek bir kule üzerinde. saat etrafında heykeller var.detaylar googleda:) Biraz daha gezindikten sonra eve dönüyoruz çok yorucu bir gündü ve uyuyoruz.
 
PRAG  2.GÜN (07.07.2016)

    Güzel bir Prag sabahından hepinize günaydın. Sabah uyandıktan sonra kahvaltı için evimizin hemen yanındaki mccafe'ye gidiyoruz. Mcdonald's ın cafe versiyonu ve harika bir yer. sabah kahvaltımızı yaptıktan sonra başlıyoruz güzel Prag'ı gezmeye.İlk durağımız eski meydana gelmeden kurulan hediyelik eşya pazarı.Harika hediyelik eşyalar ve oyuncaklar var. bir süre dolaştık ve ufak tefek hediyelikler aldıktan sonra eski meydan da biraz takılıyoruz. Berişim özgür bir şekilde kuşları kovalıyor, hava mükemmel ve ortam nefis.Her bina özenle korunmuş ve tertemiz.Bu arada beriş sarı saçları ve hareketli yapısyla hemen dikkat çekiyor. Birkaç japon turist yanımıza geldi ve Beriş le fotoğraf çektirmek istediklerini söylediler. Şaşırdık doğrusu. Ünlü biri gibi pozlar berişte:)meydan dan sonra meydanın 100 metre uzağında Celetna sokakta bulunan Madame Tussaud' balmumu müzesini ziyaret ediyoruz. Birçok ünlü kişinin balmumu heykellerinin sergilendiği müze 1 saat kadar süren güzel bir deneyim. müze gezimizin ardından şehri ikiye bölen Vltava nehrinin kenarından gezintimize devam ediyoruz. 
    Biraz yürüdükten sonra Prag'ın en meşhur köprüsü olan Charles Bridge'e ulaşıyoruz. bu harika köprü 1-3-5-7-9-7-5-3-1 şifresiyle yapılmış. 1357 yılının 9 temmuz(7)saat 5.31 de yapımını başlanmış.ilginç bir bilgi. Köprü üzerinde ressamlar, hediyelik eşya satılan standlar, müzik icra eden müzisyenler var. 600 yıllık köprüden müzikler eşliğinde geçiyoruz karşıya ve buram buram tarih kokuyor buralar.
     Karşı kıyıda hedefimiz Prag kalesi.Kale Hradcany bölgesinde ve dik bir tepede. Hava da sıcak yürümeyi kesmiyor gözümüz ve alıyoruz arabamızı. Bu seferde kale civarında park sorunu var:)Garip bir evin bahçesine bir otoparkçının tavsiyesiyle park ediyoruz.kaçak park ama paralı:)olsun nihayet kaleye geldik. Kale 9.yy da yapılmış ve dünyanın en büyük kalelerinden biri.içerisinde bambaşka bir dünya. yeşiller içinde harika bir Prag manzarası sunuyor ayrıca. Fotoğraf çekimi için kale çevresi çok ideal. Kale sonrası durağımız Petrin Tepesi.Şehrin en yüksek noktası.Eyfel Kulesine benzeyen saha küçük bir gözlem kulesi var. Çevresi yeşillik bahçeler ve panoromik prag manzarası.güzel bir yer.buradan ayrıldıktan sonra tekrar eski meydan civarına dönüyoruz. Na prikope isimli alışveriş caddesinde gezinirken dikkatimizi Hamley's oyuncak dükkanı çekti.Dışarıdan ufak bir mağaza gibi dursada içeri girince 5 katlı fantastik bir dünyada bulduk kendimizi. Beril için bir iki oyuncak bakalım derken inanın 3-4 saat kaldık içeride. Eğlence dünyası yapmış adamlar.hem cocular hem büyükler çeşitli aktivitelere katılıyor. Lego dünyası, su oyunları, lazer oyunları vs derken bizde çocukluğumuza döndük.inanılmaz rahat bir ortam var.epey bi güldük oynadık.Hamley's den çıkınca acıktık ve cadde üzerinde gğzel bir suşi dükkanı gördük. Ailecek hastasıyız efenim. Yalnız tek bir sorun var. Cadde üzerindeki tüm yemek yeme yerleri dolu, bir tek burası bomboş.içeri girince farkettim ama dedim herhalde praglılar ne anlar suşiden.neyse menü geldi harika menüler vs var. Fiyatlar çek koranası.Bi hesap yaptım eyvah yapmayın çocuklar yapma volkan, oyuncu değişiklik hakkı da kalmadı:)evet fiyatlar uçuk. boş olmasının sebebi de anlaşıldı. Olsun rahat rahat geniş geniş yedik.gerçekten de lezzetli suşilerdi ve çıkarken yaklaşık 100 euro hesap ödedik:)sağlık olsun.tıka basa doyduktan sonra artık yorulmuştuk ve evimize döndük.

PRAG 3.GÜN (08.07.2016)

    Sabah kahvaltı sonrası farklı birşeyler yapmak istedik. Şehrin gezilmesi gereken birçok yerini gezdik. Bu sefer Berilin de görmesi için Hayvanat Bahçesi'ne gidelim dedik. Prag'ın hayvanat bahçesi Avrupa'nın en güzel örneklerinden biriymiş.Hadi bi bakalım dedik ve sıcağa kalmamak için sabah 10 gibi sıradayız. Hayvanat bahçesi 10 gibi açıldı. çok büyük ve görecek envayi çeşit tür var.Harita eşliğinde Berişim bebek arabasında epey gezdik.Gerçekten de daha önce görmediğimiz hayvanları da görme imkanı gördük.Filler ve zürafaları yakından görme imkanı da bulduk. Berişim ilgiyle izledi.Öğlen saatleri geldi ve hava birden aşırı ısındı. Yorulduk ve cafe soğuk birşeyler yudumladık. Tavsiye ederim ama çocukla zor ve yorucu.Çok iniş çıkış var. Prag düşündüğümden çok daha güzel ve tarihi bir şehirmiş. Binalar eski ama bakımlı, insanları gayet kibar ve anlayışlı.Aradığımız herşeye kolayca ulaştık.Benim en sevdiğim şehir olan Brugge'a benziyor.Tarihini koruyan medeniyetlere saygım sonsuz.kıymet biliyorlar.Güzel anılarla ayrılıyoruz Prag'dan ve Beril gayet huzurlu.Zor olacak diyorduk ama şimdiye kadar herşey harika.Akşam birazda evimizin civarını gezdikten sonra Prag sayfasını kapatıyoruz.

PRAG-VİYANA 4.GÜN (09.07.2016)

    Herkese günaydın.sabah yola koyulduk yine ve Hedefimiz Avusturya Viyana ve 295 km yolumuz var. Gayet keyifli bir yolculuğun ardından Viyana'ya Mehter Marşı eşliğinde giriyoruz. Evde cd'ye mehteri atarken söz vermiştim. Atalarım dayandı ve giricem Viyana'ya diye:)Son ses Mehter fonda Viyana'ya girdik. Otelimiz şehrin biraz dışında ama 4 yıldızlı yeni bir otel.hemen yerleşiyoruz.Eşyaları yerleştirdikten sonra ilk hedefimiz otelimizin hemen yakınında bulunan schönbrunn sarayı.
    Viyana dan pek beklentim yoktu aslında. Bence reklamı az yapılan bir şehir. ne zaman schönbrunn sarayına gittik o zaman anladım. Burası 1744 yılında yapılmış kocaman bir saray. Arkasında inanılmaz güzel ve masal dünyasını andıran bir pezaja sahip bahçesi var. İlk defa bu kadar büyük bir saray görüyoruz ve etkilenmemek elde değil. schönbrunn sarayı Habsburg İmparatorluğu'nun yazlık sarayı. sarayın içi şimdi müze ama bahçesi bizi daha çok etkiledi. 1444 odası olan sarayda Maria Theresa'da yaşamış.bu ablanın kızı meşhur Maria Antoinette:) bu ablamız Fransız İhtilali'nde aç kalan halka ''yahu ne var ekmek bulamazsanız pasta yiyiverin ''cümlesini bu sarayda kurduğu söylenir..:) Düşünsenize kimler gelmiş bu saraydan ve şu anda biz bu sarayın bahçesinde geziyoruz. Berilcik oradan oraya koşturuyor.İnsan ayrılmak istemiyor. schönbrunn sarayına veda ederek ayrılıyoruz ve otelimize dönüyoruz.Biraz yorulduk.

VİYANA 5.GÜN (10.07.2016)

    Sabah kalvaltı sonrası ilk hedefimiz Belvedere sarayı. Burası 1712 yılında yapılmış kocaman bir saray. Aldığımız meyveleri Belvederenin bahçesinde afiyetle yiyoruz berilcik kuşları kovalıyor. Bahçe peyzajı iananılmaz güzel.her saray farklı hepsi birbirinden güzel ve etkileyici.sarayın içi şimdi müze ama bahçesi bizi daha çok etkiledi. İnsan huzur buluyor.Müzeyi gezmek istiyorsanız 16 euro. Bahçe bedava:)Ayrıca meşhur Karlofça Antlaşması bu binada imzalanmış. 
    Güzel bir saray turundan sonra hedefimiz Viyana Şehir merkezi yani Stephanplatz. İlk durağımız Aziz Stephan katedrali. Ortaçağ dan kalma gotik mimariye sahip katedral gerçekten heybetli ve gösterişli. Buradan sonra Kartner sokağından yolumuza devam ediyoruz ama her bina tarihi bir eser heryer dikkatimiz çekiyor. Roma'yı anımsatan bir yapısı var Viyana'nın. sokak sonunda Viyana Opera binasını gördükten sonra Viyana Sanat tarihi müzesinde bir mola veriyoruz. yanımız da bebeğimiz olduğu için sıra olan veya kalabalık yerlere giremiyoruz.bu sebebten birçok müzeyi atlamak zorunda kalıyoruz. geniş bir zamanda Viyana sadece müzeleri ve sarayları için bile gezilir ama en az 1 hafta.Rotaya devam ederek Viyana Belediye binasını görüyoruz. 1872 yılında yapılmış harika bir yapı ve önünde euro 2016 maçları için standlar ve izleme yerleri kurulmuş dev ekranlar eşliğinde. birşeyler yedikten sonra Hofburg İmparatorluk Sarayı'na gidiyoruz. Burası da Habsburg İmparatorluğu'nun kışlık sarayı. Burası schönbrunn gibi değil ama ona yakın ihtişamda bir saray. bembeyaz bir saray ve şehrin merkezinde kocaman bir bahçe.saray 240 dönüm arazide ve 2600 odalı:)Buranın da harika bir bahçesi var.ya viyana bu saray işini aşmış.şehirde heryer saray:) hofburg sarayının hemen yanında bulunan Sisi müzesi'de bembeyaz ihtişamıyla karşımızda. yani vakit olsa sadece bu saray bile günlerce gezilebilir. saray gezisi sonunda Kohlmarkt caddesi üzerinde dünyanın en meşhur pastanelerinden biri olan Demel pastanesi var. uğruyoruz ve meşhur macaron alıyoruz ve bittom la berişim eziyor macoranları:)devamında alışveriş caddesi Graben'de biraz dolaştıktan sonra artık viyana'yı bitiriyoruz.otelimize döndük.bugün çok yürüdük ve yorulduk ama değdi. Viyana beklediğimden çok çok daha güzel bir şehir.yani sadece sarayları için bile gidilir.vakit darlığı ve hareket kabiliyetimizin azlığı nedeniyle birçok yere gidemedik.herkese tavsiye edebilceğim güzel ve huzurlu bir şehir.
 
VİYANA-BRATİSLAVA-BUDAPEŞTE  6.GÜN (11.07.2016)

Sabah erkenden yola çıkıyoruz ve hedefimiz yeni bir ülke yeni bir başkent; Slovakya ve Bratislava. Tomtom 75 km yolunuz var diyor. sabah kahvaltısı bratislava da  hadi yolumuz açık olsun. Viyana'dan aklımızda kalan saraylar ve ihtişamlı bahçeler. yaklaşık 1 saat sonra yepyeni bir ülkeye merhaba diyoruz. 
    Slovakya'nın başkenti Bratislava'dayız. Avrupanın en güzel yanlarından biri de ülkelerin yakın ve küçük olmaları. Sabah 10 gibi bratislavadayız ve kahvaltımızı mc donalds da yapıyoruz.biz genelde kruvasan, hamburger vs yerken berilimize tuna balıklı hamburger gibi şeyler tercih ediyoruz. Kahvaltı sonrası ilk  durağımız Bratislava eski şehir merkezi.Şeghrin en büyük meydanı Hlavne Namestie deyiz.meydan aslında küçük ama şehre göre büyük:)Gezilecek çok fazla bilinen yer olmadığı için şehrin sokaklarında kayboluyoruz bilerek. bazen böyle gezmek daha keyifli oluyor. Çalışan adam ''cumil'' heykeli önünde klasik dansımızı yapıyoruz.sonrasında Slovak ulusal tiyatrosunu ziyaret ediyoruz. Güzel ve tarihi bir bina. Biraz daha dolaşıp ufak tefek hediyeliklerimizi aldıktan sonra Bratislava gezimizin sonuna geliyoruz. küçük bir şehir ve gezilecek çok bir yeri yok.ama şirin ve huzurlu.yol üzerinde olduğu için 2 saat ayrılabilir gezmek için.biz Bratislava'yıda sevdik:)
    Şimdi ki hedefimiz yeni bir ülke, Macaristan ve başkenti Budapeşte. 200 km yolumuz var. budapeşte'de airbnb den kiraladığımız evde konaklayacağız. yolda ev sahibine mesaj atıyorum. saat kaçta orda olacağımı soruyor ve yaklaşık olarak söylüyorum. Macaristan Osmanlı'dan kalma bir şehir merak ediyorum. Öğleden sonra nihayet Budapeşte'deyiz. ev sahibi ile buluşup anahtarı alıyoruz. evimiz merkeze 3.kat 2 odalı bir ev. eski bir bina ama ev işimizi görecek kapasitede. eşyaları yerleştirdikten sonra çıkıyoruz. Budapeşte Tuna nehrinin ikiye böldüğü bir şehir. rivayete göre ayrılan 2 sevgili imiş. isimleri buda ve peşte. bugün buda; şehrin dik yokuşlu tarihi kalelerin olduğu, peşte ise düzlüklerin olduğu ve şehir insanının daha çok yaşadığı bölge.ama her iki yaka dada gezilecek yerler mevcut. ilk durağımız Aziz stephan kilisesi. kapalı olduğu için dışardan görüp devam ediyoruz.sonrasında Parlemento binasına gidiyoruz. Budapeşte'nin en görkemli yapısı belkide. 1885'te inşa edilen yapı 691 odadan oluşuyor ve harika bir mimariye sahip.Tuna nehrinin kenarında yürüyoruz ve harika manzaralar var. Akşam olmak üzere ve Tuna kenarında metal ayakkabı heykelcikleri görüyoruz ama hepsi tek.Yahudi katlimanı heykeli imiş. Hava kararmak üzere ve biraz yorgunuz. evimize geçiyoruz ve günün sonu.iyi geceler.

BUDAPEŞTE 7.GÜN (12.07.2016)

Sabah kahvaltı sonrası yola çıkıyoruz. Bugün hedefimiz şehrin buda kısmı. Buda da ilk durağımız Buda(Budin)kalesi. Buda kısmının en tepesinde harika bir kale.Panoromik budapeşte resimleri en güzel buradan çekiliyor.Tuna nehri ve uzayı giden peşte kısmı. Hava epey sıcak ve buda kısmı yokuşlu. bebek arabası sıcak hava biraz zorlanıyoruz:) ama olsun devam. Kalede bir süre takıldıktan sonra tekrar Tuna kenarına iniyoruz. bu sırada dikkatimi nehir üzerinde salınan gezi vapurları çekiyor. hemen ufak bir araştırma. rezervasyon isteniyor. Akşam için yaptıryorum.kişi başı 14 euro civarı bir içeçek dahil 1 saatlik tuna nehri turu. vakit gelene kadar Budapeştenin en işlek caddesi Vaci utca'da dolaşıyoruz alışveriş yapıyoruz.Nihayet akşam üzeri gemimize biniyoruz. 2 katlı adalar vapuru misali:) üst katta yerimizi alıyoruz. gemi cok yavaş ilerliyor ve içeçek servisi yapılılyor. canlı müzik yapılıyor ve harika. müzisyen yanımıza geldi ve nereden geldiğimizi sordu. adam kim nereliyse o dille bikaç bişey söylüyor çok sempatik. Türk'üz diyince merhaba dedi istek varmı diye sordu? farketmez diyince de Üsküdar'a gideriken'i çaldılar.herkes bakıyor.gemi yavaş yavaş Tuna üzerinde süzülüyor.Parlemento binasının önünden geçiyoruz, yanımda eşim çocuğum içim de inanılmaz bir huzur var. sevdim bu şehri. Tur boyu Budapeşte'nin en güzel yapılarını gördük.chain(zincir)köprüsü de bunlardan biri. 1 saat boyunca nerdeyse tüm şehir görülüyor. harika bir fikirmiş kesinlikle tavsiye ederim. sahilde bankolar var oradan rezervasyon yaptırıyorsunuz. size saat veriyorlar. o saate göre geliyorsunuz. güzel bir deneyimdi. gece ışıklı Budapeşte manzarası ayrı bir güzel. Artık gün sonu ve Budapeşte maceramız sona eriyor.evimize geçiyoruz. biz sevdik bu şehri.orta ölçekli gezmesi kolay insanı sevecen ve ucuz bir şehir diğer avrupa ülkelerine göre.iyi geceler.

BUDAPEŞTE- LJUBLİANA 8.GÜN (13.07.2016)

Sabah erkenden yola çıkıyoruz. hedefimiz yepyeni bir ülke Slovenya ve başkenti ljubliana. benim avrupa da ilk gördüğüm şehirdir.2007 senesinden sonra 9 sene sonra tekrar görecek olmanın heyecanın var. brugge'dan sonra en sevdiğim şehir ljubliana.465 km gibi uzun bir yolumuz var. 
    Otobanda ilerlerken Nagikaniska diye bir yer tespit etmişti. bu meşhur Kanije kalesinin olduğu şehir. kale yıkılmış ama görmek istiyordum.benzini ona göre hesaplamıştım ama yolda 150 km benzinlik bulamayınca kırmızı benzin ışığı yandı otobanda.ve sıkıntılı anlar başladı. tomtoma benzinlik giriyorum en yakın benzinlik 10 km diyor. çıkıyoruz otobandan garip gurup yollardan stre içinde geçiyoruz ve bir kapı.kontrol noktası sandım ama Hırvatistan sınır kapısıymış.ufacık bir geçiş.benzinlik hırvat içindeymiş.off.neyse giriyoruz hırvata.varazdin diye bir şehre giderken benzinlik. hala kırmızı direk yanıyor. ya bi bitse o sıcakta yanımız da bebek. bıraksam gitsem benzin almaya bırakamam.yanıma alsam onları neye binip gideceğiz benzinliğe kuş uçmaz bir yerdeyiz.valla dua ede ede hadi olum honda diye diye boş viteste 10 km daha gittik.umarım benzinlik açıktır.bütün gezide en stresli dakikalar.ve benzinliğe ulaşıyorz ve açık.oh şükürler olsun. adam depo kapağını bi açtı pof diye hava yaptı araba. aslanım benim yolda bırakmadı bizi. yolda buna benzer birsürü olumsuzluklar oluyor.stres katsayınızın yüksek olması lazım.yoksa oturup ağlarsınız.bu gezilerin bana kattığı en büyü deneyim her an bir terslik olabilir ama çözüm üretmek senin elinde. sorun çözme katsayımız bu geziler sayesinde çok yükseldi. o anlarda yapılan stresler şimdi gülünecek birer anı olarak hayatımızı süslüyor.nerde kalmıştık?
     Depoyu doldurdum tekrar sınırdan geçip slovenya yoluna giriyoruz. maribor da bir mola ve mcdonalddsss yapıyoruz. güzel bir yağmur eşliğinde müstakil bir ev gibi olan mcdonals da. Slovenya yemyeşil harika bir ülke.gönül isterki her şehrini karış karış gezelim. yolumuza devam ediyoruz ve nihayet stresli yorucu bir yolculuktan sonra güzel şehir ljublana dayız. burada da evde kalcağız. yolda mesajlaşmalar ve ev hazır. şehrin hafif dışında merkeze arabaya 10 dk.eve yerlerştikten sonra çıkıyoruz şehir merkezine.heryeri hatırlıyorum ve haritaya ihtiyacımız yok:)
    Ljublana 270.000 nüfuslu küçük ama nefis bir şehir. hiç bir şey yok sadece huzur var. hemen şehir meydanından başlıyoruz gezmeye. Preseren Meydanı ve ilk göze çarpan pembe rengiyle Franciscan kilisesi. ve hemen yanında Ljublianica nehri üzerinde bulunan triple köprüsü. ljubliananın sembolü ejderha. rivayete göre ejdarhalar şehri kraldan kurtarmış.köprü üzerinde ejderha heykelleri mevcut.biraz ilerisindeki dragon bridge i de gördükten sonra kalenin bulunduğu yaka ya geçiyoruz.sokaklarda biraz dolaştıktan sonra harika bir suşi restorana oturuyoruz. şeritler halinde önünüzden geçen tabaklardan suşileri alıyorusnuz.japon üsulu. ucuz bir yer değil ama lezzetli. hava karardı ve yavaş yavaş eve dnöme vakti.yorucu bir yolculuk ve gün sonu.iyi geceler.

LJUBLİANA 9.GÜN (14.07.2016)

    Sabah tekrar şehir merkezindeyiz.yine ara sokaklarda kayboluyoruz. hafiften bir yağmur. ya arkadaş yağmur bile yavaş yağıyor ince ince. seviyorum bu şehri.herkes huzurlu sakin yardımsever.belediye elektirkli dolmuş yapmış insanları bedava merkeze taşıyor. bir mağazadan berile mavi bir hırka alıyoruz.nedense bu hırka çok hoşuma gitti:)bizde ufak tefek alışveriş yaptıktan sonra ljubliana kalesine çıkmaya karar veriyoruz.teleferik ile 2 dk da çıkılıyor.şehrin en yüksek noktasından harika bir ljubliana manzarası heryer yemyeşil. ya adamlar ağaç dikmiş abi üşenmemiş.insanın baktıkça bakası geliyor. yerli halk hep yaşlı.insan ömrünün uzun olduğunu anlamak zor değil.yaklaşık 1 saat kaleyi gezdikten sonra arabamıza ulaşıyorz ve artık bu şehirden ayrılma vakti.ben bu şehre aşığım ve tekrar buluşmak üzere diyerek evimize gidiyoruz.  

LJUBLİANA-BLED GÖLÜ- MÜNİH  10.GÜN (15.07.2016)

    Lublianadaki evimizden ayrılıyoruz ve hedefimiz Bled gölü. Bled gölü ortasında bulunan kilisesi ve doğal güzellikleriyle harika bir milli park içerisinde bulunuyor. ljubliana ya 55 km ve rotamız üzerinde. yaklaşık 1 saat sonra Bled gölündeyiz. Temmuzun ortasında olmamıza rağmen hava soğuk ve hafif yağmur var:(
    Bled gölü kenarına güzel bir kahvaltı yaptıktan sonra göl kenarında bebekle gezmenin en güzel yolunun bisiklet kiralamak olduğunu farkediyoruz. 2 bisisklet kiralayarak başlıyoruz göl çevresini gezmeye. Harika manzaralar eşliğinde yeşilin mavinin içinde huzur dolu birkaç saat geçiriyoruz. çekilen fotoğraflardaki renkler etkileyici.Göl tertemiz ama soğuk. biraz daha dolaştıktan sonra yola koyuluyoruz ve hedefimiz 360 km uzaklıktaki Münih. Artık gezimizin sonuna yaklaşırken son ülkemiz Almanya ve münih. 2011 yılında Bittom'la Münih'te 2 gün geçirdiğimiz için az çok şehir hakkında bilgiye sahibiz. Yaklaşık 5 saatlik yorucu bir yolculuğun sonunda münihteyiz.yol boyu inanılmaz bir yağmur ve rüzgar vardı ama geçilen yollardaki manzaralar, dağlar, tüneller gerçekten harikuladeydi.Cennet gibi yerlerden geçtik. Münih'e öğleden sonra 3 gibi ulaştık. Otele uğramadan direkt şehrin kalbi olan Marienplatz meydanından gezmeye başladık.sokaklar çok kalabalık ve Ljubliana sonrası fazla hareketli geldi bize. bi anda garipsedik. Alışveriş caddesinde bir müddet dolaştıktan sonra otelimize yerleştik. 
    Otelimiz havalimanın hemen yakınında ve otele bizimkileri bıraktıktan sonra arabayı kiraladığımız yere teslim etmek için havalimanına gidiyorum. Akşam saat 9 gibi Münih havalimanına arabayoı teslim ettim.ertesi gün dönüyoruz. arabayı teslim ettikten sonra bir taksiyle otele dönmek istedim. Türk bir taksi şöförü denk geldi.dedim az ilerdeki otele gidicez.abi çok yakın sıradan çıkartma beni vs otobüsle gitsene 1 euro filan dedi.biraz kızdım o sırada taksici ne zaman uçağımın olduğunu sordu. yarın öğlen deyince gidemezsin abi dedi. Hayırdır deyince abi Türkiye de darbe girişimi oluyor uçaklar iptal oldu vs diyince inanmadım şaka yapıyor sandım.indim taksiden Türkiye'yi aradım.malesef haberler doğru.o ana kadar harika bir şekilde ilerleyen tatilimiz bir anda bambaşka bir boyuta girdi. bi araştırdım evet Münih'ten Türkiye'ye giden tüm uçaklar iptal olmuş hemde 3 gün.Bizim firma Onur air ve iptal olup olamdığı bile belli değil.Hemen otele gittim. televizyonu bir açtık ki memlekette inanılmaz şeyler oluyor. Allah kimseyi memleketinden uzak bırakmasın.elimizden birşey gelmiyor ve hemen dönmeliyiz ülkemize. eğer uçak iptal olur ne yapcaz.sabaha kadar alternatif yollar aradım bulamıyorum.   

MÜNİH-ANKARA  11.GÜN (16.07.2016)

Sabaha kadar uyamadım ve erkenden otelden ayrılıyoruz. öğleden sonra 4 uçağı ve havalimanında gergin bekleyiş.diğer iptal olan uçaklardaki yolcular bizim uçağa binmek istiyor.kavga dövüş havalimanında ve bizim uçağında uçup uçmayacağı belli değil. checkin yapılıyor ve geçiyoruz gate'e. saat 4 oluyor hala bekliyoruz.rötar rötar. en sonunda saat 7 gibi uçak havalanıyor. gece 11 gibi istanbuldayız. şükürler olsun geldik memleketimize. ama ankara aktarma saati geçti fakat o uçakta rötarlı olunca yakalıyoruz Ankara uçağını elimde bebek 2 valiz dış hatlardan iç hatlara koşmak.kendimizi uçağa atıyoruz sırtım değil donuma kadar terlemişim. bi bakıyorum telefonum yok. Allahım deli olamamak elde değil.aradım x-ray de unutmuşum.uçaktan indirmiyorlar.yalvar yakar görevli gate'e getirdi.hostese yalvar gitti aldı geldi.nihayet sabaha karşı Ankara'dayız. Rabbim memleketimize bir daha böyle şeyler yaşatmasın.harika geçen bir tatil son gününde bambaşka bir hal aldı. neyseki kazasız belasız geliyoruz.Herşeye rağmen güzel bir geziydi bizim için. Orta Avrupa'nın da karşısına kocaman bir çizgi çekiyoruz.İntercar 6 da buluşmak dileğiyle...












    










Hiç yorum yok:

Yorum Gönder